Sayfalar

18 Ekim 2013 Cuma

19 EKİM; 55 YIL ÖNCE BUGÜN BRÜKSEL’DE AÇILAN EXPO’58 DÜNYA TİCARET FUARI KAPANMIŞTI.

TARİHTEN BUGÜNE DÜŞEN NOTLAR:
19 EKİM 1958

55 YIL ÖNCE BUGÜN,
17 NİSAN 1958 TARİHİNDE
BRÜKSEL’DE AÇILAN,
40’DAN FAZLA ÜLKENİN KATILDIĞI
VE 6 AY SÜRESİNCE 42 MİLYON
ZİYARETÇİNİN DOLAŞTIĞI
DÜNYA TİCARET FUARI
“EXPO’58”
BİTMİŞ VE KAPILARINI
19 EKİM 1958’DE 
ZİYARETÇİLERE KAPATMIŞTI.
Atomium ve önünde bir Tatra 603
Tatra 603, Çekoslavakyada üretilen arkadan motorlu lüks bir otomobildi ve Komünist Çekoslovakya’da sadece üst düzey parti yetkilileri ve fabrika başkanları tarafından kullanılırdı.
Daha sonra piyasa sürülen Tatra 603S bir seri olarak yurtdışına da ihraç edilmişlerdi.
“EXPO’58” II. Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleştirilmiş ilk önemli Dünya Fuarıydı. Belçika’da daha önce 11 kez Dünya Fuarı tertip edilmiş, bunlardan 4 tanesi daha yine Başkent Brüksel’de gerçekleştirilmişti. Bunlar tarih sırasıyla 1888, 1897, 1910 ve 1935 yıllarında gerçekleştirilmişti. 1958 Fuarından sonra Belçika bir kez daha Dünya Fuarlarına ev sahipliği yapmamıştır.

Brüksel’in 7 Km. Kuzeybatısında yer alan Heysel Plaetau adı verilen bölgede yaklaşık 15.000 işçinin üç yıl boyunca hazırladıkları 2 kilometrekare alana yayılmış olan “Expo’58”de “Expo’35”ten kalan bazı yapılar da tekrar kullanılmıştı.

Bugün de hala Brüksel’in sembolü olarak kabul edilen “Atomium”,
“Expo’58” için André Waterkeyn tarafından tasarlanmıştı.

Waterkeyn bir metal firmasında yöneticiyken kendisinden Fuar için Belçika’yı temsil edebilecek bir sembol tasarlanması istenmiş, o da bu çalışmayı hazırlamıştı, Atomium’un patenti tamamen kendisine aitti ve 2002 yılına kadar başkanlığını yürütmüştü. 4 Ekim 2005’de ölümünden sonra, Atomium’un en üst kulesine onun adı verilmişti.
Atomium inşaa edilirken






102 metre yüksekliğindeki Atomium, dokuz çelik kürenin birleşmesinden oluşmuştur ve Demirin kristal yapısının 165 milyon kez büyütülmesinden esinlenilmiştir. Fuar süresince kullanılıp sonra sökülmesi düşünülen Atomium, bugün hala yine bir fuar için yapılmış ve sonra sökülmekten vazgeçilmiş Paris’teki Eyfel Kulesi gibi şehrin sembolü olarak yaşamını sürdürmektedir.




18 metre çapındaki kürelir 12 boru ile birbirlerine bağlanmış ve yürüyen merdivenlerle fuar hollerine geçiş sağlanmıştır.
En üstteki kürede panoramik Brüksel görüntüsü hakimdir,
2008 yılında 3 küre tamamen ziyarete kapatılmıştır.


Atomium’un içerisinde bir merdiven detayı 





“Expo’58” Fuarına Türkiye de katılmıştı ve Türk Pavyonunu Muhlis Türkmen, Utarit İzgi, Hamdi Şensoy ve İlhan Türegün tasarlamışlardı.

Pavyonda, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun anıtsal boyutta bir mozaik panosu, heykeltraş İlhan Koman’ın hazırladığı bir “Pylon” (kule) ve iç mekanda kullanılan bir “Hitit Güneş Kursu” çalışması da yer almıştı.


Türk Pavyonunun maketi başında Muhlis Türkmen, Utarit İzgi, Hamdi Şensoy ve İlhan Türegün 
Türk Pavyonunun maketi 

Türk Pavyonunun Çelik konstrüksiyon inşaatı


Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Mozaik Panosu





Heykeltraş İlhan Koman’ın “Pylon”u ve “Hitit Güneş Kursu” 
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Büyük boyutlu Mozaik Panosu



Pavyonun iki ayrı kütlesini birbirine bağlayan pano duvar ise Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun mozaikleriyle bezeliydi. Restoran bölümünde Sabri Berkel’in soyut çalışmanın ilk örneklerinden biri sayılan, eski hat yazısından hareketle oluşturduğu non-figüratif yazısal bir kompozisyonu, Namık Bayık tarafından gerçekleştirilen sehpalar, Füreya Koral’ın fincan ve tepsileri ve Bedri Rahmi’nin imzasını taşıyan perdeler sergi binası için özel olarak tasarlanıp üretilmişlerdi.

Türkiye Pavyonu Fuar bittikten sonra malzemeleri paketlenerek 5 tren vagonuyla Ankara’ya getirilmiş, Ankara Spor ve Sergi Sarayı çevresinde yeniden monte edilerek kullanılması planlanmış ancak araya 27 Mayıs darbesi girince İstanbul’a gönderilmiş ve İstanbul Belediyesi’ne satılmıştı. 
Bedri Rahmi Eyüboğlu Mozaik Panosu’nun önünde

Eren Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Muhlis Türkmen Mozaik Panonun önünde 

İl Turizm Müdürlüğü ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Fuar Pavyonunu kullanmaya talip olmuşlarsa da Belediyenin talep ettiği meblağın temin edilememesi yüzünden Pavyon, Gülhane Parkı içerisinde çürümeye terk edilmişti.
Mozaik duvarın İstanbul Belediyesi’ndeki 20 parçası dışında kalan büyük bir bölümü 1960 yılında 7. Uluslararası Kıbrıs Fuarı münasebetiyle Kıbrıs’a gönderilmişti. Fuarın bitiminde Kıbrıs Cumhuriyeti ilk Türkiye Büyükelçisinin isteği üzerine daha sonra başka fuarlarda da kullanılabilmesi düşüncesiyle panolar Türkiye’ye geri gönderilmemiş ve Kıbrıs’ta kalmıştı. 1974 Kıbrıs Barış harekatı sırasında Rum ve Yunan askerlerinin havan saldırılarına karşı siper görevi de gören panolar, 1979-84 yılları arasında görev yapan Büyükelçi İnal Batu ve eşi Nevra Batu sağlam kalan panolardan bazılarını Büyükelçilik yazlık Konutu olan Villa Fırtına’nın duvarlarına monte ettirilmiş ancak onlar da 2006 yılında sert rüzgarlara dayanamayarak yerlereinden çıkmış ve düşerek 5 parça tahrip olmuştu. O yıllardaki Lefkoşa Büyükelçisi Aydan Karahan’ın eşi Handan Karahan parçaları ve sağlam kalan 2 metre enindeki panoları Büyükelçilik Konutu’nun içerisine taşıtıp monte ettirmişti.



Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun tümü ilk kez Expo’58 Brüksel Dünya Fuarında Türk Pavyonu’nda sergilenen Mozaik Duvar Panosu, Ekim 1960 tarihinde Uluslararası Kıbrıs Fuarı’nda da sergilenmiş, ancak 50 cm. genişliğinde, 2 metre 27 cm. yüksekliğinde 100 metre uzunluğunda ve 200 parçadan oluşan ve sanatçının bir milyona yakın mozaik taş parçası kullandığı 227 metrekarelik mozaik duvarın bütünü, ne fotoğrafik olarak, ne de orijinal şekliyle 1958’den sonra bir kez daha görülememişti.

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Kayıp Mozaik Duvarı’nın Kıbrıs’ta bulunan parçaları

Yıllar sonra Mozaik Duvar’ın bir bölümü 2010’da Kıbrıs’ta KKTC’de yaşayan Araştırmacı ve Yazar Johann Pillai tarafından bulundu ve dijital olarak yeniden bir araya getirildi. Kıbrıs’ta “Bedri Rahmi - Kayıp Mozaik Duvar” adıyla bir sergi açılmış, bir de Kitap yayınlanmış ve sergiyi Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ziyaret etmişti.







1 yorum:

dr.tekir bisküvi dedi ki...

Fotoğraflar ve anlatı için gerçekten teşekkür ederim. Aradığım ve bulamadığım bir sürü şeye rastladım. Ellerinize sağlık
Ayşegül Çelik