Sayfalar

11 Şubat 2012 Cumartesi

KULÜP RAKISI ETİKETİNİN ŞEHİR EFSANESİNE DÖNMÜŞ ÖYKÜSÜ’NE SON NOKTAYI KOYMA ÇABASI VE YENİ SORULAR / TEZLER !..

30’lu yılların başlarında seri olarak üretilmeye başlanan Kulüp Rakısı’nın etiketi ile ilgili olarak yıllardır çeşitli söylenceler vardır.

Bu söylencelerde değişmeyen tek gerçek, tasarımın Cumhuriyet Dönemi Türk Grafik Sanatının ilk ve en önemli temsilcisi olan İhap Hulusi Görey’e ait olduğudur.
Ancak onun ötesinde etiket ile ilgili özellikle de illüstrasyonda yer alan masa başında içkilerini yudumlayan iki şahıs ile ilgili olarak yıllardır süregelen bir tartışma vardır. Benim şu an yapmaya çalıştığım, bu söylentileri sonlandıracak noktayı koymak değil, ancak tartışmayı biraz daha netleştirmek ve kişilerin ötesinde var olan başka
tartışılması gereken noktalara dikkat çekmektir.

Bu güne kadar etiketteki illüstrasyonda yer alan kişiler ile ilgili kayıtlara geçmiş ve benim ulaşabildiğim üç tez vardır;

1- Bu iki kişiden birinin Mustafa Kemal Atatürk, diğerinin ise İsmet İnönü olduğudur ki bu, süren söylentilerin içerisinde en zayıf olandır ve giderek de bu tezden uzaklaşılmaktadır.

2- Bu iki kişiden birincisi, 31 Mart (Miladi 13 Nisan 1909) Vak’ası veya Şeriatçı Ayaklanması’nı Selanik’ten gelerek bastıran Hareket Ordusunun İstanbul’a kadar başında yer alan (Kurmay Başkanı da Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal Bey’di) Hüseyin Hüsnü Paşa’nın küçük oğlu Muhsin Beydir (Mehmet Ali Aybar’ın amcası) (aynı zamanda Muhsin Bey, Salah Birsel’in “Sergüzeşt-i Nono Bey ve Boğaziçi” adlı kitabında hikayesini anlattığı Nono Bey’dir), ikincincisi ise Türkiye’nin ilk maç ve spor spikeri, 1919-21 yılları arasında Türkiye’de ilk Spor dergisi olan “Spor Alemi”ni çıkartan konuşma üstadı Sait Çelebi’dir. ( Kaynak: Boğaz’daki Aşiret – Mahmut Çetin / Edille yayınları 1997, Sf:91 ) Bu iddia üzerinde düşünülebilir, aksi ispat edilemediği sürece araştırılacak ve tartışılacaktır.

3- Bu iki kişiden birinin etiketin yaratıcısı olan İhap Hulusi Görey, diğerinin ise yakın arkadaşı olduğu iddia edilen Şair ve Elazığ Milletvekili (1927-1938) Fazıl Ahmet Aykaç olduğu iddiasıdır. Bu iddia ile ilgili olarak en ciddi ve güvenilir kaynak bir söyleşiye dayanır. Tekel Genel müdürlüğü Basın ve Halkla ilişkiler Müdürü Ekber Yeşilyurt 1980’li yılların başında İhap Hulusi Görey’e bir saygı ziyaretinde bulunur.  Bu ziyaret sırasında tasarımcı İhap Hulusi Görey; kendisinin ve Ahmet Haşim, Mithat Cemil, Orhan Seyfi Orhon, Yahya Kemal Beyatlı ve Yusuf Ziya Ortaç’ın Eski Lebon Pastanesi’nin müdavimleri olduklarını, orada bir akşam rakılarını yudumlarlarken o anı ölümsüzleştirmek isteği ile söz konusu etiketi çizdiğini ifade eder. Yine kendi ifadesi ile resimdeki kişilerden birinin kendisi, diğerinin de Fazıl Ahmet Aykaç olduğudur. Daha sonrasında Ekber Yeşilyurt söz konusu söyleşiyi, Tekel Genel Müdürlüğü’nün yayın organı olan “Tekel Dergisi”nde yayınlamıştır. Bu nedenledir ki bu tezler içerisinde en ciddi ve doğrusu olarak kabul görmektedir.

Bu son iddiayı (3) güçlendirmek ve kesinleştirmek adına çekilmiş ve yayınlanmış olduğunu düşündüğüm bu fotoğraftaki kişi iddia edildiği gibi İhap Hulusi Görey ise (veya Fazıl Ahmet Aykaç) etiketteki illüstrasyondaki kişiye
( iki farklı illüstrasyon vardır, bu konuya daha sonra değineceğim) benzememektedir. Bu fotoğraf ile benim iddiam ve düşüncem şudur; İhap Hulusi Görey’in çoğu işlerinde yapmış olduğu illüstrasyonları daha önceden kurgulayarak çekmiş olduğu fotoğraflardan ( Büyük ressam Osman Hamdi Bey gibi) yararlanarak oluşturduğu bilinmektedir, bu fotoğraftaki kişi ister kendisi ya da yakın bir arkadaşı olsun, bu fotoğrafı sırf yaratmak istediği ambiyansa uygun hareketi canlandırmak adına kurgulayarak çekmiş olabilir. Zira vücut hareketi, gölge, ışık, elin, kolun pozisyonu, kadehi orta ve işaret parmakları arasında tutuş, arkaya doğru kaykılarak oturuş, ata yaka smokin gömleği. sigar gibi ayrıntılar gerçekten de etiketteki illüstrasyona model oluşturabilecek kadar yakındır, ancak yüz kesinlikle ve de kesinlikle o yüz değildir. Her ne kadar İhap Hulusi Görey’in söyleşide bu şekilde bir ifadesi olduğu kanıt olarak gösterilse de benim bu iddiayı tam olarak kabul etmemi engellemektedir. Fazıl Ahmet Aykaç ile ilgili olarak henüz bir fotoğraf sahibi değilim, eğer hareketi ve duruşu oluşturmak adına çektiği o fotoğraftaki yüz yerine Fazıl Ahmet Aykaç’ın yüzünü kullandı ise üstad İhap Hulusi, onu bilemem.





























Kişilerin kim olduklarını şimdilik bir kenara bırakır ve etiketin bütünü ile ilgili olarak tartışılacak konulara gelir isek; elimizde 1,2,3 ve 4 olarak etiketlediğim bir resim var. Sıralarken varsayımsal olarak, fiyatlarına dayanarak tarihsel olarak sıraladım.

(1) fiyatı 140 kuruş olan, elimdeki en eski etiket;

(2) fiyatı 395 kuruş olan, bulabildiğim ve en eski hatta ilk Kulüp Rakısı şişesi iddiasına sahip (fiyata bakarsak bu iddia da yanlış) şişe üzerindeki etiket ;

(3) fiyatı 770 kuruş olan,TEKEL’in yayınladığı “Osmanlı’dan günümüze Tekel” adlı Kitaptan alınan etiket ;

(4) 700 TL fiyatı olan, yakın tarihlere ait etiket.
1 ve 2 no’lu etiketler üzerindeki illüstrasyondaki şahıslar, 3 ve 4 no’lu etiketlerdeki şahıslardan farklı. İhap Hulusi Görey’in elinde kadeh olarak çekilmiş olan fotoğrafının kenarında görülen etiket görselindeki şahıslar da 1 ve 2 deki şahıslarla aynı ancak o etikette başka özellikleri nedeniyle ( Kulüp Rakısı yazısının üzerinde “Fevkalade” yazmakta ) 1 ve 2 den ayrılmakta.

( 1 ) NUMARALI ETİKET, KAPAK AĞZI BANDI VE GÖĞÜS MADALYONU





























1 numaralı etiket, yıllar önce İnhisarlar İdaresi (Tekel) tarafından hazırlanmış, o dönem üretilmiş olan Rakı, Likör, Kanyak, Vermut gibi alkollü içeceklerin ilk orijinal etiket baskılarından oluşturulmuş bir albümden ele geçmiştir.

Ayrıca etiketin yanısıra, 1 numaralı etikette görülen illüstrasyonun içindeki şişede görüldüğü gibi şişenin ağız kısmında şişenin boğazını saran “İNHİSARLAR İDARESİ” yazan bir bant, yine şişenin göğsünde yer alan “İnhisarlar İdaresi” yazan ve ortasında ( Türkiye Cumhuriyeti İnhisarlar İdaresi) TCİİ harfleriyle oluşturulmuş bir arma olan bir de özel bıçaklı bant vardır. 2 numaralı etiketin içindeki şişe görselinde bu detaylar ortadan kalkmıştır. Bu da 1 numaralı etiketin en eski ve orijinal etiket olduğu yönündeki tezimi doğrular niteliktedir.
Söz konusu albümdeki tüm etiketler gibi bu Kulüp Rakısı etiketi de son derece kaliteli bir baskı örneğidir. Renkli baskının yanısıra bir de sıcak altın varak baskı ve yer yer de gofraj (kabartma) görülmektedir. O dönemdeki Tifdruk-Derin Baskı (Almanca Tiefdruk) (Tifdruk baskı sisteminin en önemli özelliği net, yumuşak ve her kopyası birbirinin tam benzeri baskılar vermesidir. Ayrıca kalitesini bozmadan yüksek tirajlı baskı yapabilmesi nedeniyle yoğun baskılarda tercih edilmektedir.) denen bir baskı tekniğiyle basılan bu etiketler zaman ilerledikçe teknolojinin değişimine parallel olarak offset baskı tekniğine dönüşmüştür. 3 ve 4 numaralı etiketler Ofsett tekniği ile basılmış etiketlerdir.

(2) numaralı etikette genel olarak illüstrasyon sabit kalmakla birlikte şişenin üzerindeki boyun bandının ve göğüs bandının kalkmasının nedeni, zaman geçtikçe ve fiyat değiştikçe etiketin yenilenmesi gereken bir aşamada, etiket maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla bir tarihte boyun ve göğüs bantlarının kaldırılması gerekmiş ve bu da yapılan bir revizyon ile ana illüstrasyon üzerinde bir revizyonu beraberinde getirmiştir. Maliyeti düşürmek nedenyile diğer yapılan bir değişiklik de (1) numaralı etikette var olan gofrajın ve altın varak sıcak baskının kalkmış olmasıdır.

(1) ve (2) numaralı etiketlerin İhap Hulusi Görey’e ait olduğunun en güzel göstergesi (1) numaralı etikette açıkça görülebilen sol üst tarafta yer alan iki satırlık “ ÜZÜM VE ANASONDAN YAPILMIŞ” ifadesinin tipografisidir. Tipografideki A harflerine dikkatlice bakılacak olur ise A harflerinin ortasındaki bacağı usta kendi imzası gibi kullanmıştır. İhap Hulusi Görey’in alameti farikası diyebileceğimiz imzası ters dönmüş bir müselles* tir.


* müselles: üçgen, demiryolculara yabancı olmayan bu arapça kelime TCDD terimler sözlüğünde “üçgen yol, bağlantı” olarak tanımlanmaktadır. Müselles yolları birbirine bağlamasının yanısıra tren dizisi veya lokomotiflerin yönlerinin değiştirilmesine yarayan bir tesistir.

Ne olmuştur da (1) ve (2) numaralı etiketlerdeki illüstrasyon bir tarihten sonra (3) ve (4) no’lu etiketlerde ve bugün hala devam edegelen etiketlerde olduğu gibi değişmiştir. İllüstrasyonun temel kompozisyonu değişmemekle birlikte illüstrasyonu oluşturan elementler değişmiştir. En önemli değişiklik etiketteki karakterlerin simalarıdır. Eğer daha önce tartıştığımız etiketteki kişilerin belli şahıslar olma durumu geçerli ise, bunlar kimdir? Çünkü çok belirgin bir şekilde kişiler değişmiştir. Bu sorunun yanısıra bu süregiden iddialar hangi seri ile ilgilidir? 1 ve 2 ile mi yoksa 3 ve 4 ile mi? Bu da cevaplanması gereken başka bir soru ortaya çıkartmaktadır. Hatta giderek her baskı sonrasında kalıplar belki değiştiğinden olsa gerek tipler iyice değişmektedir.

Diğer en belirgin değişiklik ise kılık kıyafetlerdeki değişikliktir. (1) ve (2) deki şahısların kıyafetleri daha bir 1930-40 dönemini çağrıştırırken, (3) ve (4) deki kıyafetler 1950-60 yıllarının kıyafetlerini, salon beylerini çağrıştırmakta. Gömlekler Ata yaka tabir ettiğimiz cinstenken, normal gömlek yakasına dönmüştür son etiketlerde. Dudakların arasındaki etiketli sigar yerini puroya bırakmıştır. Smokin gömleğinin önündeki pliler ortadan kalkmış, düğmeler daha belirgin ve irileşmiş, bel hizasında ceket altına giyilerek düğmeli vaziyette duran yelek ise ikincisinde düğmeleri açık bir vaziyette ifade edilmiştir. Cepteki beyaz mendilin büyüklüğü ve duruşu bile farklılaşmıştır.

Bir başka ayrıntı ise içki kadehlerini tutuşlar ile ilgilidir. (1) ve (2) deki orta parmak ve işaret parmağı arasına denk getirilerek kibarca tutulan kadeh ( kompozisyon için çekilen fotoğrafta da aynı şekilde tutulmuştur) baş ve işaret parmakları arasına kaydirilmiş ve ilkindeki zerafet yitirilmiştir. Diğer şahsın başlarda baş ve işaret parmağı ile tutarak kaldırmaya çalıştığı kadehteki incelikte aynı şekilde kaybedilmiş, neredeyse bütün parmaklarla yapılan bir tutuşla hantallaştırılmıştır hareket.

Bir başka ayrıntı ise değişmemiş gibi görünse de Kulüp yazısının tipografisindedir. O da ü harfinin noktalarındaki değişimdir. Ayrıca Kulüp Rakısı yazısının altındaki üç sıra varak bant da kaldırılmıştır.

“Üzüm ve Anasondan yapılmış” ifadesinin tipografisi de tamamen değiştirilmiştir.

Tüm bu değerlendirmelerin sonucunda kafamda oluşan soru ve buna kendimce verdiğim cevap olasılıkları şöyle:

Bir tarihte, etiket üzerinde yukarıda bahsettiğim değişikliklerin yapılmış olmasının bir çok nedeni olabilir.

• Döneme uygun hale getirmek mi istenmiştir?
 •Tifdruk baskıdan Offset baskı tekniğine geçilirken, kalıpların değiştirilmesi gerektiğinde yeni bir kalıp için illüstrasyon yeniden mi çalıştırılmıştır?
 • İllüstrasyonu belki orijinalini yapan üstada ulaşılamamış da o nedenle değil bir başkasına yaptırmak mı gerekmiştir?
• Bu birileri tarafından daha ekonomik ya da daha güzel mi bulunmuştur?
• Yoksa bu revizyon Tekel tarafından kendi bünyesi içerisinde mi yaptırılmıştır?

Benim tüm bunlara ve daha da çoğaltılabilecek sorulara cevaben elbette bir tezim var! Büyük bir ihtimal ile (1) ve (2) ve elimizde olmayan onlara benzer başka ara etiket üretimlerinden sonra baskı tekniği değişikliğinin getirdiği kalıp değiştirme noktasına gelindiğinde (3) üncü etiket örneğinde görülen durum ortaya çıkmıştır. Ve bu etiket O yıllarda İnhisarlar İdaresi, İnhisarlar Kutu Fabrikası bünyesindeki Türkiye Cumhuriyeti İnhisarlar İdaresi Kutu Fabrikaları Matbaasında çalışan biri tarafından yapılmış olabilir. Nitekim, 1940 yılında 22X22 cm boyutlarında 88 sayfalık, kuşe kağıda, renkli ve siyah/beyaz baskılı, Karton kapaklı, HURUFAT KATALOĞU isimli bir Rehberin Grafik Tasarımı bir Ressam tarafından yapılmış ve rehber Kutu Fabrikalasının matbaasında basılmıştır. Bu rehberdeki kompozisyonlar mürettiphanede kurşun ve pirinç parçaları birbirine eklenmek suretiyle hiç klişe masrafı yapmadan fabrikanın müsait zamanlarında yine aynı ressam nezaretinde tertip edilmiştir. Bu Ressam Ali Suavi Sonar’dır. A. Süavi olarak işlerinin altına imza atan Ali Suavi Sonar, İnhisarlar İdaresinin bir çok işine imza atmış bir ressamdır.

Bir dönem İnhisarlar İdaresinin gazete reklamlarını da tasarlamış olan
Ali Suavi Sonar,
neden etiketlerin tasarımlarına da
el atmış olmasın.

6 yorum:

Nilay Lale Yılmaz dedi ki...

4.cü etiketten sonrası da var. ben Tekelin grafik tasarımcısıydım. Ve satılmadan önce neredeyse tüm etiketlerin en az bir yerine dokunmuşumdur.İlk aslanlı Yeni rakı etiketi tasarımıyla da gurur duyarım.Evet son olarak TSE nin koydugu kurallara göre içki etiketlerinde düzeltmeleri 1998 e kadar ben yaptım Kulüp rakısı nın sı ekini o zaman kaldırdık. Dogrusu KULÜP RAKI oldu. Aşagıdaki kırmızı uzatıldı çünkü standart hale getirilen etiket boylarına uyması gerekiyordu.Dolayısiyle yazı düzeni de ona göre yapıldı.

Nilay Yılmaz

arwen dedi ki...

etiket boylarını uydurmak için türkçeyi bozmayı becermişsiniz.aferin size!

Unknown dedi ki...

Çok detaylı ve güzel bir çalışma. Yabancı belgeselleri çok seyrederim, özellikle rehincilere getirilen antikaları inceleyen uzmanları görünce; yurdumda böyle çok detay bir konuda uzman olan insanlar var mıdır diye hep düşünmüşümdür, varmış demek ki, tekrar tebrik ediyorum.

Adsız dedi ki...

Bu özen....bu kültür....ve Tekel in olmayışı ne kadar üzüntü verici

Muzaffer Çevik dedi ki...

Bir kaynaktan bunu okudum ne derece doğru bilemiyorum...
"Hüseyin Hüsnü Paşa'nın Muhsin ve Tahsin Bey adlı iki oğlu ile Nimet Hanım isimli bir kızı vardı. Muhsin Bey'in resmini, Kulüp Rakısı şisesi etiketlerinde görmek mümkündür. Diğer resim ise, Sait Çelebi'ye aittir."

Kaynak: https://www.uskudar.bel.tr/tr/main/erehber/saraylar-kasirlar-koskler/47/ayse-sidika-hanim-koskleri/815

Unknown dedi ki...

Kaynak lazım olursa elimde kulüp rakisinin farkli dönemlerine ait dolu şişeleri mevcut