Onu
ilk kez yıllar önce, Türkiye’den ilk kez yurtdışına çıktığımda, eşimle birlikte 1989’da yaptığımız İtalya yolculuğunda, Roma’da bir poster dükkanında gördüğümde aşık olmuş, tanışmış ve posterini satın almıştım. O zamanlar Türkiye’de bugün olduğu gibi bir dolu Poster dükkanı henüz açılmamıştı, bize de Roma’da rastladığımız bir Posterciye dalmak çok cazip gelmişti, sanki bugün gitsem yerini elimle koymuş gibi hatırlarım gibi geliyor bana.
Başka posterler de vardı ama bu çok özeldi. Bende bıraktığı ilk izlenim yine yıllar öncesinde çocukluk yıllarımda Ankara Hayvanat Bahçesinde görüp yine şaşkınlık ve hayranlıkla uzunca bir süre izlediğim albino Tavus Kuşu’nu hatırlatmıştı. Onun gibi ince uzun, zarif, albenili, göz alici, çekici, ancak yine tavus kuşunun ayakları gibi o zerafete ve inceliğe uymayan çirkin ayaklara benzer tekerlekleri ile bir otomobil.
Onu yollarda süzülerek giderken hayal ettim sonrasında, kimbilir ne kadar hoş bir görüntüsü olurdu... 1937 yılında yapılmış bir Otomobil Cadillac Hartmann Roadster.
O zamanlar hayatımızda internet yoktu elbette, onu ve onunla birliikte satın aldığım bir adet Jaguar ve bir adet Alfa Romeo Posteri ile birlikte çerçeveletip önce salonumuzda daha sonra da çalışma odamın duvarında sergiledim uzunca bir süre, gelip geçtikçe bakıyor keyif alıyordum, ama hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildim. Ne zaman ki hayatımıza internet girdi, işte o zaman ansiklopedi karıştırır gibi bilmediğimiz, merak ettiğimiz konuları araştırır, okur, inceler olduk. İşte öyle bir araştırma sırasında bu otomobil ile ilgili bilgilere ulaştım. İşte sonunda onun gizemini çözmüş, hayatını öğrenebilecek noktaya gelmiştim. Görüntüsü kadar, hayatı da, doğumu, yaşantısı, hayat hikayesi de beni görüntüsü kadar etkilemişti. Bu Roma’da bir Poster dükkanında karşılaşıp, hayran olduğum beyaz “Tavus Kuşu”, meğer bir benzeri, bir eşi, başka bir örneği olmayan, kısacası yeryüzünde bir tek, evet tek bir tane üretilmiş çok özel bir otomobildi. Sıradan olmadığını zaten tahmin edebiliyordum, ama eşşiz olduğunu öğrenmek hayranlığımı bir kez daha arttırdı. Evet çocukluğumdan beri Cadillac denen otomobilleri hep çok sevmişimdir, hala da severim, benim için çok ayrı bir yeri vardır, ama “Tavus Kuşu”mun yeri bambaşka...
O Dünyaya bir Prenses
olarak gelmişti. Hikayesinin başlangıcı gerçekten de bir prensesin
hayatına benzer. 1937 yılında Cadillac sadece 50
adet V16
şasi/motor üretmişti. Bunlardan 48’i kendi fabrikalarında Cadillac’ın
klasik çizgilerinde seri otomobillere dönüştürülmüş, 2 tanesi ise
Cadillac fabrikası dışındaki otomobil üreticilerine verilmişti.
Bunlardan biri #5130348 şasi/motor numarasıyla ( ki
onunla ilgili hiç bir kayıt yok ) diğeri ise #5130328 şasi/motor numaralı
olan benim beyaz Tavus
Kuşu...Cadillac Hartmann Roadster.
1937 yılında zengin bir İsviçreli
fabrikatörün oğlu playboy Phillippe Barraud için 1936 Paris Otomobil
fuarında sergilenen, büyük ilgi ve beğeni kazanan Figoni & Falaschi
tasarımı 6 silindirli Delahaye Type 135
tasarımının kopyası bir tasarımla Willy Hartmann tarafından özel olarak
Belçika Antwerp’te üretilir.
Ağustos 1937 de demiryolu ile Lausanne’a
getirilir
ve ilk sahibi Phillippe Barraud’a teslim edilir.
5.650 metre boyu ve 1.860 metre eni ile günümüze dek yapılmış en büyük convertible otomobildir. Sadece ve sadece iki kişiyi taşıyabilmek için oldukça büyük bir boyut!..
Figoni & Fallaschi tasarımı Delahaye Type 135 |
Figoni & Fallaschi tasarımı Cadillac Hartmann Roadster |
Figoni & Fallaschi tasarımı Delahaye Type 135 Önden ve Arkadan görünüşü |
ve ilk sahibi Phillippe Barraud’a teslim edilir.
5.650 metre boyu ve 1.860 metre eni ile günümüze dek yapılmış en büyük convertible otomobildir. Sadece ve sadece iki kişiyi taşıyabilmek için oldukça büyük bir boyut!..
Phillippe yeni oyuncağını savaşa
kadar iki yıl kullanır. Kriz nedeniyle ve 16 silindirli bir otomobile benzin
yetiştirilememesi yüzünden olsa gerek sonraki on yıl boyunca beyaz Tavus Kuşu tozlar altında garajda
yatar. On yıl sonunda garajdan tekrar gün ışığına çıkartılır ve sahibi
tarafindan bir bakımdan geçirtilir. Bu arada orijinal renkleri de boyanarak
değiştirilir. Sonraki on yıl boyunca sadece spor olsun diye arada kullanır bu iri beyaz Tavus Kuşu’nu Philippe. 50‘lerin
ortasına gelindiğinde tekrar bir bakımdan geçirilir otomobil ve bu seferde
sütlü çikolata (İsviçre Çikolatası) ve koyu kahverengi seçilir renk olarak.
60’ların
ortalarında üretilmesinden 31 yıl sonra terk edilmiş olarak bir tarlada bulunur
ve 925 $ karşılığında Mr. Belet tarafindan satın alınır. 1970 yılının baharında
ilk kez büyük bir restorasyondan geçer. Yaklaşık olarak altı kez el değistirir. 3 kez de restorasyon geçirir.
1970-72 yılları arasında Belet otomobili sadece ve sadece İsviçre Emektar
Otomobil Klübü aktivitelerinde gösteriş yapmak için kullanır. Ancak 1972 de tanıştığı otomobil koleksiyoncusu Fransız Patrice De Witte’e satar. Böylelikle Cadillac İsviçre
Lausanne’dan Fransa Macon’a gider. Şubat 1977’de tekrar bir Fransıza Michel
Payet’e satılır ve Lyon’a gider. Bundan sonra sürekli olarak Showlarda gövde
gosterisi yapar Cadillac Hartmann. 1982 Mayısında Berlin’de, 9-12 Aralık 1983’de
Retro-Lyon sergisinde, Şubat 8-17 1985’de de Paris Retromobile’de sergilenir. Bu sergi
sırasinda 150.000$ karşılığında zengin bir İran asıllı Amerikalıya P.A.Parviz’e satılır.
Parviz 65.000$ harcayarak
ikinci büyük restorasyonu yaptırır. İşte bu restorasyonda, benim posterini görüp
vurulduğum görüntüsüne ve renklerine kavuşur.
Bir
kaç kez koleksiyonerler için yayınlanan magazinlerde satış ilanları verilir. İstenen fiyat 1.000.000 ile 3.500.000 $ arasındadır. Ocak 1990’da Ken
E. Behring tarafından yalnızca 1.400.000.000 $ ödenerek Amerika Birleşik Devletleri Danville’deki Black Hawk
Müzesi koleksiyonuna katılır. Üçüncü ve son restorasyonunu da burada görür.
Tarihinde dördüncü kez rengi değiştirilir. Ve maalesef Amerikalılar tarafından Beyaz Tavuz Kuşu’na biçilen renk, itfaiye şefinin arabasının rengidir. Yani KIRMIZI !.. Ve benim resimlerinden görüp hayran kaldığım bu en nadide, en devasa, en sıradışı ve son derece mantıksız iki kişilik convertible; kısacası “Beyaz Tavus Kuşu”m kızartılarak Black Hawk Müzesinin Şöhretler Salonundaki özel yerini alır... Adeta Thank’s Giving’de masaya tepsi içerisinde getirilmiş nar gibi kızartılmış bir hindi (Tavus Kuşu) gibi...
Gözlere afiyet... Gitmedim, görmedim
ama gitsem birgün ve görsem,
herhalde bu Tavus Kuşu kızartmasını yiyemez yanında yatar,
Figoni ve Falaschi kardeşlere “şükran”larımı sunarım...
herhalde bu Tavus Kuşu kızartmasını yiyemez yanında yatar,
Figoni ve Falaschi kardeşlere “şükran”larımı sunarım...
Daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler için:
http://www.cadillacdatabase.org/Dbas_txt/16hrtm.htm
1 yorum:
Merhaba. Bedeller milyar değil de milyon olacak sanırım. Üç sıfır falza olmuş. Saygılarımla.
Yorum Gönder