Sayfalar

28 Eylül 2012 Cuma

Comte Amadeo Preziosi

İSTANBUL’A AŞIK
VE ONUN EN GÜZEL RESİMLERİNİ YAPAN, 
ÜNLÜ ORYANTALİST 
SULUBOYA RESSAMI
Comte Amadeo Preziosi
( Valetta / Malta 1816 -1882 İstanbul )

Osmanlı resmini Batı’ya tanıtan Fransız yazar ve sanat eleştirmeni Adolphe Thalasso, L’art Ottoman adlı kitabında İstanbul’daki
Türk resminin tek temsilcisinin Levanten suluboya ressamı
Preziosi olduğunu yazar.

Gerçekten de Kont Vittorio Amadeo (bazı kaynaklarda Amédée) Preziosi
1840-1870 yılları arasında İstanbul’un en ünlü Oryantalist ressamlarından biriydi. Ne var ki ressam 20. Yüzyılda unutulup gitmiş, ancak oryantalizmin tekrar moda olması ile birlikte adından tekrar söz edilmeye başlanmıştır.

 İngiltere’nin en önemli Oryantalist resim koleksiyonlarından
(Victoria ve Albert Müzesi’ndedir) birine sahip olan Rodney Searight,
1971 yılında Leighton House’da koleksiyonunun ilk kez sergilendiğinde
“ Preziosi’nin adından kimsenin haberi olmadığını” söyler.
Pera’dan Tophane’ye bakış



İstanbul, yüzyıllar boyunca gezginlerin, yazar ve ressamların uğrağı olmuş, 15. yüzyılda Verona’lı Matteo de Pasti ve Constenzio di Ferrara, 16. yüzyılda Peter Coeck, Hollandalı Melchior Lorichs, 17. yüzyılda Simon Vouet ve Jacques Carrey İstanbul’u eserlerinde ölümsüzleştirmişlerdi. Amadeo Preziosi ise Malta’dan İstanbul’a gelen ve şarkın büyüsüne kapılan birçok sanatçıdan biri olmuştu. Yaşamının yaklaşık olarak üçte ikisini İstanbul’da geçiren Preziosi, şehirdeki Avrupalılar ve Levantenler kadar Müslümanlarla da iyi dost olmuş, İstanbul’a kısa süreler için gelip giden, bu şehri egzotik ve gizemli, ama aynı ölçüde de uzak ve yabancı bir dünya gibi gören diğer Oryantalist ressamların aksine, şehir halkını, yaşantısını, gelenek ve göreneklerini gerçekten yakından tanımış, daha da önemlisi, sevip benimsemiştir.

Amadeo Preziosi’nin 1867 Paris Uluslararası Sergisi’ndeki Osmanlı Pavyonu’nda tablolarını bir Türk Ressamı sıfatıyla sergilemesi de bunun en güzel kanıtıdır.
1867 Paris Uluslararası Sergisi’nde solda Boğaziçi Pavyonu, ortada bir Cami, sağda bir Hamam ve ortada bir fıskiyeli havuzdan oluşan Osmanlı Pavyonları.
1867 Paris Uluslararası Sergisi’nde Sultan Abdülaziz’in ziyareti nedeniyle Osmanlı Pavyonlarının önüne bir de Zafer Kapısı inşaa edilmişti.

Sergi için Paris’e gelen Sultan Abdülaziz’in Elysée Sarayı’nda Napoleon III.’ü ziyareti.
13 Haziran 1867
2 Aralık 1816’da Malta’da doğan ve Valetta’daki Porto Salvo Kilisesi’nde Aloysius, Rosarius, Amadeus, Raymondus ve Andreas adları verilerek vaftiz edilmiş olan ressam’ın ailesi, 17. Yüzyılda Korsika’dan Malta’ya göç etmiş bir ailedir. İlk Kont ünvanına sahip olan “Il Tripolino” lakaplı Guiseppe Preziosi Korsikalı bir korsandı. Malta Adası 18. Yüzyılda Levant (Akdeniz’in doğusu) sahillerine yapılacak saldırılar için en uygun bir deniz üssü olarak kullanılmaktaydı. Guiseppe Preziosi’nin adı ilk kez 1702’de Malta’nın Valetta Limanı’na kendisi gibi korsan olan kardeşi Gio Andrea Preziosi ve korsanlık arkadaşları Antonio Fournier ile birlikte Levant’ta ele geçirdikleri üç Osmanlı kadırgası sayesinde duyulmuş ve şöhreti süratle artmıştı.
Amadeo Preziosi’nin fırçasından doğduğu şehir Valetta ve limanı...

Valetta Limanı, bugün...

Guiseppe Preziosi, Mora’da Venediklilerin yanında yer almış ve 1718’de İspanyol filosu Sicilya Adası’nı kuşattığında Sicilyalı Amiral Büyük Usta Perellos’un yardım davetine katılarak İspanyollara karşı savaşmıştı. Bu yararından dolayı da Sardinya ve Savoy Dükü olan Sicilya Kralı Kral II. Victor Amadeus tarafından Guiseppe Preziosi’ye kontluk ünvanı verilmiştir. Babası 4. ncü Kont Gio Francesco’dan sonra Amadeo Preziosi Kontluk Hanedanı’nın 5. Nci Kontuydu ve ölümünden sonra ünvanı oğlu Roberto’ya geçmiş, ancak 6. Kont Roberto 1917 yılında öldüğünde hiç evlenmemiş ve varisi olmadığı için ünvan kuzeni Alfredo’ya geçmişti.

Ailenin geleneksel eğilimine ve toplumun soylu ailelerinin sahip olması gereken kurallara uyarak, babası gibi hukuk öğrenimi görmüş, üstün zekası ve çalışkanlığından dolayı profesörleri tarafından sürekli olarak takdir edilmiş ve başarısı çeşitli örüller ile kutlanmıştı. Ama Amadeo daha hukuk dalındaki çalışmaları sırasında bile benliğini gittikçe saran bir sanat aşkı ile Malta’nın ünlü ressamlarından Giuseppe Hyzler’in atölyesinde ders almaya başlamıştı. Ne var ki Preziosi ile Hyzler’in resim anlayışı birbirinden oldukça farklıdır. Bu nedenle Hyzler’in atölyesinden ayrılır ve 1836’da daha 20 yaşındayken kardeşi Leandro ile birlikte Fransa’ya gider ve burada Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ne (Ecole des Beaux Arts) devam ederek bu alandaki eğitimini tamamlar. Paris dönüşünde kesinlikle ressam olmaya kara vermiştir. Ancak baba Preziosi buna şiddetle karşı çıkarak oğlunun resme karşı herhangi bir yeteneği olmadığını savunur. 

HMS Eurotas
Bunun üzerine Amadeo, Temmuz 1842’de, ön araştırma yapmak üzere gittiği Doğu Akdeniz’den Valetta’ya geri döner ve 28 Eylül 1842’de Eurotas adlı gemi ile Malta’dan ayrılarak, dönemin Avrupalı ressamlarının Doğu’ya / İstanbul’a yönelmelerinin de etkisiyle Sultan II. Mahmut Dönemi’nde İstanbul’a doğru yola çıkar.

Anılarında da belirttiği gibi İstanbul’a sadece iki yıl için gelmiştir, ancak babasının ölümünden sonra Malta’ya dönmeyi reddetmiş, İstanbul’da kalmış, Rum kökenli bir Osmanlı kadını ile (Iphygenie Marchant) evlenmiş ve üçü kız (Mathilde, Giulia, Catherine) biri erkek (Roberto) dört çocuğu olmuştur. Ailenin kışlık evi ve aynı zamanda stüdyosu İngiliz Sarayı yakınında Hamalbaşı sokak 14 numaradaydı.

19. yüzyılda, İngiliz Sarayı ve Hamalbaşı sokak...
Kraliçe Viktorya’nın 64 yıllık uzun süren (64 yıl) kraliçeliği nedeniyle ancak 1901’de 60 yaşında VII. Edward adıyla tahta oturabilen oğlu Galler Prensi Albert Edward ve eşi Danimarka Kraliyet ailesinden Prenses Alexandra Christina Süveyş’e yaptıkları geziyi tamamladıktan sonra kraliyet yatı Ariadne ile 29 Mart günü Rodos’tan Çanakkale Boğazı’na hareket etmiş, 1 Nisan Perşembe sabahı ise İstanbul’a varmış ve kendilerine tahsis edilmiş olan Salıpazarı’ndaki Nusretiye Kasrı’nda konaklamışlardı. İstanbul’da bulundukları sure içerisinde İstanbul’un çeşitli yerlerini gezip, dolaşan çift 8 Nisan günü, elçilik tercümanı Sandeson’un rehberliğinde Kapalıçarşı’ya gitmiş, daha sonra Pera’da Abdullah Biraderler Fotograf stüdyosuna, sonra da Hamalbaşı sokaktaki İngiliz İmparatorluğu hakimiyetindeki Malta Adası’ndan olması nedeniyle İngiliz Pasaportu sahibi ve İngiliz vatandaşı olan ressam Amadeo Preziosi’nin son derece renkli ev-stüdyosunu ziyaret etmiş ve sanatçının “Nusretiye Camii” ve “İstanbul” başlıklı iki tablosunu beğenerek satın almış ve İngiltere’ye götürmüşlerdi. Bu iki tablo halen İngiliz Kraliyet Ailesinin saray koleksiyonundadır. Bu arada sanatçının İstanbul’daki İngiliz Başkonsolosluğu Rezidansında da önemli sayıda tablosu ve gravürleri bulunmaktadır. Preziosi’nin Kraliçe Victoria’nın doğum günü kutlamalarında, İstanbul’daki İngiliz Sefareti’ne ahşap üzerine bezediği bir eserini armağan ettiği de bilinmektedir. Preziosi’nin İngiliz Sefareti ile ve diplomatic misyonuyla yakın ilişkiler içerisinde olduğunun bir başka göstergesi de “İngiliz Sefareti’nin Tarabya’daki Yazlık Malikanesi” adlı eseridir. Yıllar sonra ressamın bu eseri, 25 Kasım 1982’de bir Christie’s Müzayedesi’nde 171. Lot kaydı ile satılmıştı.
İngiliz Sefareti’nin Tarabya’daki Yazlık Malikanesi.
Ayrıca, Preziosi 2 Temmuz 1870 tarihli London Illustrated News’da yayınlanmak üzere “Büyük İstanbul Yangınından Sonra Harabeye Dönen Kent” adıyla, şehrin harap olmuş halini resmeder. Bu resimde Preziosi İngiliz Sefareti çevresinde bir zamanların en popüler semtlerinden olan Pera’nın yanıp, yıkılmış halini, şaşkın ve üzgün insanları ve ölüleri betimlemiştir. 

1870’de İstanbul’daki  büyük yangında İngiliz Sefareti ve çevresinin halini gösteren Preziosi resmi. ( Illustrated London News, 2 Temmuz 1870 )
Sultan Abdülaziz zamanında “Memleketeyn” denilen Romanya’da gerçekleşen bir ihtilal sonucunda Prens Couza istifaya mecbur kalmış, yerine de Prusya Krallık Hanedanından Prens Carol I. geçirilmişti. Abdülaziz hükümeti Prens Carol I.’in iktidara gelmesine itiraz etmiş ve protesto etmiş olmakla birlikte Avrupa Devletlerinin etkisiyle kabule mecbur kalmış ve Prens Carol I. 1866 yılında İstanbul’a geldiğinde onları Göksu Kasrında misafir etmiş, kendisine “Memleketeyn” Voyvodalığı tevcih edilerek, nişanlar ve hediye ediler atlar ile birlikte Romanya’ya uğurlanmıştı. İşte bu İstanbul ziyareti sırasında, Prens Carol I. Amadeo Preziosi ile tanışmış ve kendisini ülkesinin manzaralarını ve insanlarının suluboya resimlerini yapması için Romanya’ya davet etmişti.



Bu davet üzerine Preziosi, Haziran 1868’de Romanya'ya gitmiş, Bükreş de dahil olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde çalıştığı eskizleri, Prens ile tanesi 300-1200 Frank arasında değişen fiyatlara da anlaşmış ve İstanbul’a döndüğünde suluboya olarak çalışmak üzere yanına alarak İstanbul’a geri dönmüştü. 




Ertesi yıl, 30 Mayıs ve 15 Temmuz tarihleri arasında, Preziosi, Romanya tekrar gitmiş, daha önce eskizlerini yapmış olduğu resimleri teslim etmiş, yeni bir eskiz defterinde toparladığı, kara kalem çizimler, mürekkep ve suluboya desenler ile zaman geçirmişti. Prens ve diğer Romanya’lı aileler için yapmış olduğu 255 adet Romanya temalı resim ve bu eskiz defteri ölümünün ardından unutulmuş, ancak 1934 yılında Bükreş’te yapılan bir sergi ile tekrar gün ışığına çıkmıştır. Eserler günümüzde Bükreş Belediye Müzesi’ndedir.




Romanya'ya yaptığı son geziden döndükten sonra ve 1873’te eşini kaybettikten sonra bir süre hiç çalışmayan Amadeo Preziosi, İstanbul'da sanatını devam ettirmiş, ancak fotoğrafın yaygınlaşması ve çok ucuza kopyalanabilip sınırsız sayılarda çoğaltılabilir hale gelmesi yüzünden, resimlerine ilgi azalmış, eskisi kadar resimlerine alıcı bulamaz olmuştu.











Yeşilköy’de (eski adıyla San Stefano veya Ayastefanos) yaşamının son on yılını geçiren Preziosi Yeşilköy tarihi içinde önemli şahsiyetlerden birisidir. 

Preziosi, 27 Eylül 1882 de Yeşilköy’de arkadaşları ile bir av partisi sırasında tüfeğinin yere düşmesi ve kazaen ateş alması sonucunda yaralanmış, ertesinde de hayatını kaybetmiştir. Kabri, Yeşil Zeytin Sokakta bulunan Latin Katolik Mezarlığındadır. Mezarlık ve ressamın mezarı Malta'dan, Vatikan'dan ve İtalya' dan gelen birçok yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir.



Ressamın en çok bilinen eseri, Ali Muhittin Hacı Bekir Şekerlemeleri’nin 1777 yılında açılmış ve bugün halen kullanılmakta olan Bahçekapı’daki şekerleme dükkanının suluboya tanıtım resmidir.
Tablo 43x58 cm boyutlarındadır ve aslı Paris Louvre Müzesi’ndedir.
Resmin bir litografik reprodüksiyonu
214 kayıt numarası ile
Topkapı Sarayı Resim Koleksiyonundadır.

Resimlerindeki ana tema, İstanbul'da yaşayan tüccarlar, seyyar satıcılar, askerler, dervişler ve kadınlardı. Sıradan insanları günlük yaşamları ve cevreleri içinde betimledi. İstanbul tipleri çok tutulunca, en popüler olanları tekrar tekrar çizdi ve bunların taş baskılarını yaptı. 1858'de Paris'te “Stamboul. Recollections of Eastern Life - İstanbul. Doğu Yaşamından Anılar” adlı renkli taş baskı albümü yayımladı ve üç baskı yaptı. Ayrıca, Boğaziçi, Haliç gibi semtlerle çarşıları, mezarlıkları ve İstanbul sokaklarınını betimleyen resimler yaptı. “Boğaz Görünümü ve Demir Atmış Müttefik Donanmaları” (1854), “Kırım Kahramanlarının Mezarlığı” (1856) gibi suluboyalarında Kırım Savaşı'nı konu aldı.














“Boğaz’a Demir Atmış Müttefik Donanması”, 1854 / 63x96 cm. kağıt üzerine suluboya
Ömer M. Koç Koleksiyonu

Preziosi’nin resimlerinin çoğunluğu İstanbul’da yaşayan yabancılar ve 20.yüzyıl başında göç eden Osmanlı burjuvazisi tarafından satın alındığından, bugün resimlerinin birçoğu yurtdışındaki müzeler ve özel koleksiyonlardadır. Buna rağmen Türkiye’de Topkapı Sarayı’nda, Deniz Müzesi’nde ve Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde bazı eserlerini görebilmek mümkündür. Bunların yanısıra Türkiye’de birçok sanatseverin özel koleksiyonlarında da
[ Ömer M. Koç, Ömer Dinçkök, Hayati Gürel ve Monik (Burla) Benardete ] Preziosi resimleri bulunmaktadır.







“Sultan Abdülmecid’in Beylerbeyi Camii’ne Gelişi” / 36x57 cm. kağıt üzerine karışık teknik
Topkapı Sarayı Müzesi Koleksiyonu


“Rumeli Hisarı”, 1879 / 43x69 cm. kağıt üzerine suluboya
Ömer M. Koç Koleksiyonu



Preziosi eserlerini 1858’de Paris, 1863 ve 1882’de Londra Kraliyet akademisinde, 1867’de Paris uluslararası sergisindeki Osmanlı pavyonunda sergilemişti. 1985 yılında Londra Viktorya ve Albert Müzesi tarafından önemli bir sergi düzenlenmiş, Romanya Bükreş’te Bükreş Müzesi tarafından 2003 yılında kapsamlı bir sergisi yapılmıştı. Türkiye’de ise 2007’de İstanbul’da Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisinde eserleri sergilenmiş ve sergi aynı zamanda kitaplaştırılmıştır.












“Kağıthane” / 18x26 cm. kağıt üzerine karışık teknik
Hayati Gürel Koleksiyonu












Eserleri İngiltere, Malta, Romanya ve Türkiye’de müzelerinde Londra’da Victoria ve Albert Müzelerinde, Malta Valetta Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi, Romanya Ulusal Sanat Müzesi, Bükreş Şehir müzesi, Peleş Ulusal Müzesi, İstanbul’da MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi, Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı Müzeleri, Deniz Müzesi) bulunmaktadır. Eserleri 1858 ve 1861’de iki albümde [ Stamboul: Recollections of Eastern Life In 1858 (Paris, Lemercier tarafından basılmıştır ve bir kopyası İngiltere’de Adrian Harrington Rare Book tarafından 20.000 $’a satışa sunulmuştur) ve Stamboul: Souvenir d’Orient in 1861] yayınlanmıştır. Ölümünden bir yıl sonra ise 1883’de üçüncü albümü (Encyclopedie Des Arts Decoratifs de L’Orient: Stamboul -Moeurs et Costumes) yayımlanmıştır.

Sanatçının 1875 tarihli ve “Souvenir de Mon Dernier Voyage” diye adlandırdığı Eskiz Defteri.

Kont Vittorio Amadeo Preziosi’nin, 1875 tarihli, Romanya, Macaristan, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Malta ve İstanbul’a ait çarpıcı suluboya resimlerinin yer aldığı, kendisinin “Souvenir de mon dernier voyage” (Son gezimden Hatıralarım) diye adlandırdığı, imzalı, tarih düşülmüş, numaralandırılmış ve kurşun kalem ile notlar da düşülmüş olan 81 adet suluboya resminin yer aldığı 26x35 cm boyutlarındaki albümü (eskiz defteri), 16 Eylül 2009’da Londra Bond Street’te Bohnam Müzayede evinde (Lot 148 sayısıyla) 320.000-500.000 pound arasında bir fiyatla satışa sunulmuş,
378.400 pound’a satılmıştı.











Hiç yorum yok: