Sayfalar

21 Şubat 2016 Pazar

21 ŞUBAT; 58 YIL ÖNCE BUGÜN, BARIŞ’IN EVRENSEL SEMBOLÜ DOĞMUŞTU...

TARİHTEN BUGÜNE DÜŞEN NOTLAR:
21 ŞUBAT 1958

58 YIL ÖNCE BUGÜN,
II. DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA, BİR VİCDANİ REDCİ OLAN İNGİLİZ TASARIMCI VE SANATÇI GERALD HERBERT HOLTOM,



“NÜKLEER SİLAHSIZLANMA KAMPANYA”SI
(Campaign Nuclear Disarmament - CND) GÖSTERİLERİNDE KENDİLERİNİ DAHA İYİ İFADE EDEBİLECEK BİR SEMBOL YARATMAYA KARAR VERMİŞ
VE YARATTIĞI BU SEMBOLÜ
ŞU SÖZLERLE AÇIKLAMIŞTI.
“...kendi kendime birşeyler çizmeye başladım; Çaresizlik içinde elleri iki yana açık bir adam çizdim önce, Francisco Goya’nın “The Shooting of May Third 1808” (3 Mayıs 1808 ayaklanması’nda askerlerin kurşuna dizdiği köylü) portresindeki adam figüründen yola çıkmıştım. Aslında çarmıha gerilmiş İsa şeklinde bir adam figürü çizecekken, bayrak sallama dilinden harfler kullanmayı düşündüm.”
Gerald Holtom, Nükleer (Nuclear) kelimesinin baş harfi N’yle bayrak dilindeki karşılığı, bayrakları iki yanda açmış bir figürü, Silahsızlanma’nın (Disarmament) ilk harfi olan D’yle ise bir bayrağı aşağıya, diğerini yukarı kaldırmış duran bir figürü resmediyordu. Holtom bunları Yeryüzü’nü simgeleyen daire içini aldı ve bunların birleşiminden oluşan sembolüne “bombayı yasaklayın” adını vermişti.

CND Holtom’un yarattığı sembolü çok beğenmiş ve hemen logosu yapmaya karar vermişti,
ancak Gerard Holtom’un Nükleer Silahsızlanma logosu o günden sonra dünyadaki tüm savaş karşıtlarının sembolü haline gelmiş, artık
“Barış” işareti olarak anılır ve bilinir olmuştu.
Gerald Holtom tarafından tasarlanan orijinal Nükleer Silahsızlanma Logosunun 1958’de Eric Austen tarafından yapılan ilk seramiik barış rozeti.

Barış Sembolü’nün 1958’deki Nükleer Silahsızlanma karşıtı gösterilerde ilk kullanımları.
Hatta, 1960’ların sonlarına doğru yükselen “Hippie”- Çiçek Çocukları hareketi tarafından da sloganları
“Not War, Make Love”,
“Savaşma, Seviş” ile birlikte kullanılarak, bayraklaşmıştı.


1914’de İngiltere’de doğan Gerald Herbert Holtom, profesyonel tasarımcı ve sanatçıydı.
Kraliyet Sanat Akademisi mezunu olan sanatçı “Nükleer Silahlanma karşıtı” logoyu 1958’de Eğitim Bakanlığı’nda çalışırken yaratmıştı.
Tescillenmeyen Logo kısa sürede dünya çapında Barış sembolü olarak kullanılmaya başlanmıştı.






İki kez evlenen ve ilk evliliğinden Peter, Anna Scott ve Benjamin adlı iki oğlu ve bir kızı, ikinci evliliğinden ise Darius ve Rebecca isimlerinde bir oğlu bir kızı olan Gerald Herbert Holtom, 18 Eylül 1985’te vefat etmişti.
Anna Scott annesi Madeline ve babası Gerald Holtom ile bir gösteride Barış pankartı ile, 1958

Darius ve Rebecca Holtom babalarının tasarımı logo ile bir gösteride

Kızlarından Anna Scott ve Rebecca da babaları gibi sanatçıdır.

“Barış”, sanıldığı gibi “Savaş” kavramının karşıtı değil, “Düşmanlık”ın karşıtı bir kavramdır. Düşmanlığın zıttı olan bir politik duruma verilen addır.

Türk Dil Kurumu, Savaş’ı şöyle tanımlar;


1. isim, askerlik Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk, cidal


2. Uğraşma, kavga, mücadele

3. Bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek amacıyla girişilen mücadele.

Genel anlamıyla Savaş, mücadele anlamındadır ve insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlık önce, doğayla, doğanın güçleriyle, gücünün yetmediği doğa güçleriyle, hayvanlarla, hayatta kalabilme ve hayatı sürdürebilme mücadelesine girişmiştir. Bu, yaşam mücadelesidir, yaşam savaşıdır.
İnsanlar çoğaldıkça ve sosyal bir yaşam içerisinde yer almaya başladıkça bu mücadele çeşitlenmiş, kendisini, ailesini ve yakın çevresini ve yaşam alanını koruma içgüdüleri yeni yeni mücadelelere, savaşlara yol açmıştır.
Aileler büyüyüp, klanlara, kalanlardan köylere, kasabalara, şehirlere, şehir devletlerine, krallıklara, imparatorluklara, devletlere evrildikçe mücadeleler de artmış, insanlık sürekli bir mücadele içerisinde yaşamını sürdürmeye gayret etmiş, bunun uğruna da çeşitli savaşlar içerisinde yer almıştır. Önceleri el, kol, beden gücünün belirleyici olduğu bu mücadelelerde, zaman içerisinde insanlık alet kullanmayı öğrenmiş ve silah kullanmaya başlamıştı.
Açıkcası, “silah icad edilmiş mertlik bozulmuştu” bir kere. Bundan sonrası, dengeler bozulmuş, bazı insanlar dğerlerine göre üstünlük kazanmış ve onların üzerinden kendi çıkarlarına fayda üretmeye başlamıştı. İşte bu noktada mücadele, Savaş ve Mücadele olarak artık farklı kavramlara dönüşmüştü.

Savaş artık ülkeler, bloklar arasında, genellikle dini, milli, siyasi ve ekonomik amaçlara ulaşmak için topyekün bir silahlı mücadeleye dönüşmüştü. Kullanılan silahlara göre, amaçlarına, taraflarına ve gerçekleştiği yerlere göre de farklı isimler almaya başlamıştı. Haçlı Savaşları, Cihad, Dünya Savaşları, İç Savaş, Soğuk Savaş, Nükleer Savaş gibi. Amaç karşı tarafı yıldırmak, maddi manevi zarar uğratmak, onun üzerinden fayda, kazanç, üstünlük sağlamak. Barış, sadece ve sadece burada, yapılan bu kanlı savaşların sonunda varılan noktada karşı tarafların durumlarına uygun koşullarda vardıkları bir andlaşmanın adı olarak kullanılmaktaydı; Barış Andlaşması gibi...

Ne enteresandır ki, Gerald Herbert Holtom’un 1958’in 21 Şubat’ında çizmiş olduğu logo “Barış” sembolü olarak kullanılırken, ondan tam tamına 110 yıl önce, yine bir 21 Şubat gününde, 1848’de iki kişi Savaş ve Barış kavramlarına tamamen farklı bir bakış açısı getirmişlerdi.  

Buraya kadar genel olarak “Savaş”ın kötü ve olumsuz, “Barış”ın iyi ve olumlu olduğunu düşünürken öyle bir noktaya gelinmişti ki, işte o noktada kavramlar tamamen tersine dönmüştü. Bu noktada “Savaş” kavramı nitelik değiştirmiş insanlık tarihinin başındaki gibi mücadele anlamında olumlanmış, “Barış” kavramı ise, neredeyse ihanetle eş anlamlı olarak görülmeye başlanmıştı. 

Tüm bu mücadelelerin içerisinde biri vardır ki, diğerlerinden farklılık arzeder ve onların aksine bunda taraflar farklıdır. Haklı ile haksız arasında, ezen ile ezilen arasında geçen bu mücadele “sınıf mücadelesi” ya da “sınıf savaşı” olarak tanımlanmış, kitabı da bundan tam 168 yıl önce bugün, 21 Şubat 1848’de Karl Marx ve Frederich Engels tarafından ortak olarak kaleme alınmış ve yayınlamıştı. Bu kitabın adı,
Komünist* Manifesto**ydu.

Komünist Manifesto’nun 1848 Şubat’ında Londra’da basılan ilk kopyası

“Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir. Özgür insan ile köle, patrisyen ile pleb, bey ile serf, lonca ustası ile kalfa, tek sözcükle, EZEN ile EZİLEN birbirleriyle sürekli karşı karşıya gelmişler, kesintisiz, kimi zaman üstü örtülü, KİMİ ZAMAN AÇIK BİR SAVAŞ, her keresinde ya TOPLUMUN TÜMÜYLE DEVRİMCİ BİR YENİDEN KURULUŞUYLA ya da ÇATIŞAN SINIFLARIN BİRLİKTE MAHVOLMALARIYLA SONUÇLANAN BİR SAVAŞ SÜRDÜRMÜŞLERDİR.”

diyorlardı, Karl Marx ve Friedrich Engels
ve ekliyorlardı;


“Sınıf savaşımının kaynağı sosyo-ekonomik koşullar denilen maddi toplumsal yapıdır, yani belirli bir andaki üretim ilişkileri ile üretici güçler arasındaki ilişki ve çelişkilerin toplamı. Bunun sonucunda sınıf savaşımlarının belli bir aşamasında egemen sınıf diğer sınıf tarafından alt edilir ve iktidarını kaybeder. Bu esas olarak üretim tarzındaki değişimin bir sonucudur; bu değişim beraberinde çıkarları egemen sınıftan farklı olan yeni bir sınıf üretmektedir.”

Manifestonun ilk sayfasında yazar olarak her ikisinin de adı yer almasına rağmen, Marx’ın ölümünden sonra 1888’de Almanca baskısının önsözüne Engels:
“Manifesto’ya egemen olan temel düşünce, yalnızca ve tamamiyle Marx’a aittir”
diye not düşmüştü.

“Barış” ile ilgili olarak da düşüncelerini şu şekilde dile getirmişlerdi;


“Gerek sınıf mücadelesinin gelişmemiş biçimi, gerekse kendi yaşam konumları, sınıf karşıtlığının çok üstünde olduklarını sanmaya götürmüştür onları. Toplumun tüm üyelerinin, en iyi durumda olanların da, yaşam koşullarını iyileştirmek isterler. Bu yüzden hiç ayrım gözetmeksizin sürekli toplumun tümüne, hatta özellikle de egemen sınıfa çağrı yaparlar. Çünkü sistemleri bir anlaşılsa, o sistemin en iyi toplum için en iyi tasarım olduğu kesin kabul edilecektir onlara göre.



Böyle baktıkları için de en başta devrimci eylemler olmak üzere tüm siyasal eylemleri kınarlar, hedeflerine BARIŞÇI yollardan ulaşmak isterler ve kuşkusuz başarısızlığa uğrayan küçük deneylerle, örnek göstermenin gücüne dayanarak, yeni toplumsal mukaddes kitaba yol açmaya çalışırlar.”

Komünizm**in ilk bildirgesi olan kitap dünyada en çok okunan üç kitap arasına girmiştir.




**Manifesto: Toplumsal bir hareketin duyurulması ve savların belirtilmesi üzerine kurulan, bir akımın, bir hareketin oluşunu bildiren yazılara manifesto ya da bildiri denir.

*Komünizm: (Latince kökenli communis - ortak, evrensel); üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu SINIFSIZ, PARASIZ ve DEVLETSİZ bir toplumsal düzen; ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Aydınlatıcı yazınız için teşekkürler.