Sayfalar

10 Ekim 2015 Cumartesi

78 YIL ÖNCE BUGÜN, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK SÖKE’DE EGE MANEVRALARINI İZLEMİŞTİ.

TARİHTEN BUGÜNE DÜŞEN NOTLAR: 11 EKİM 1937


78 YIL ÖNCE BUGÜN,
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

EGE BÖLGESİ’NDE YAPILAN
EGE II. ORDU MANEVRALARINI
YERİNDE İZLEMEK İÇİN, AYDIN ÜZERİNDEN TRENLE SÖKE’YE GELMİŞ VE GÜMELEZ KÖYÜ (BUGÜN AKÇAKONAK) CİVARINDA KIZILÖZ TEPESİ’NDEN MANEVRALARI İZLEMİŞTİ.


Mustafa Kemal Atatürk,
9 Ekim 1937 Cumartesi günü Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’nın açılışını yaptıktan sonra fabrika’daki 480 makine bir anda çalışmaya başlamış ve ilk pamuğu işlemişti.
Pamuklar işlenirken Atatürk çevresine dönerek “İşte halka refah getirecek sesler” demişti.



Açılışın ve yapılan resmi geçidin ardından bir süre fabrikada dinlenen ve kahvesini içen Mustafa Kemal Atatürk, beraberindeki heyet ile birlikte Nazilli İstasyonuna gelmiş ve saat 16:00’da özel treni Beyaz Tren ile Aydın istikametine doğru hareket etmişti.
Beyaz Tren için Kaynak


Mustafa Kemal Atatürk,
özel Beyaz Treninde kahvesini içer, sigarasını tellendirirken
Mustafa Kemal Atatürk, II. Dünya Savaşı öncesi Avrupa’nın büyük bir gerilim içinde bulunduğu 1937 yılında gerçekleştirilen Büyük Ege Manevralarında rahatsızlığına rağmen Türk Ordusuna destek ve inancını belirtmek için üç gün manevra sahasında kalmıştı.


Saat 17:30 civarında Aydın’a gelen Atatürk’ün özel treni burada kısa bir süre kalmış, bu süre içerisinde kalabalık bir halk kitlesi ile Orta ve Sanat Okulları ile Aydın’daki bütün ilkokulların öğrencileri tarafından sürekli olarak alkışlanmıştı. Daha sonra özel tren Ege Manevraları’nın merkezi olan Germencik’e doğru yol almıştı.


Ertesi gün, 10 Ekim 1937 Pazar günü, Atatürk ve beraberindekiler askeri manevraları izlemek üzere İsmet İnönü, Başvekil Celal Bayar, Milli Müdafaa Vekili Kazım Özalp, Tevfik Rüştü Aras, Fahrettin Altay, Ali Sait Paşa, Şükrü Saraçoğlu ve Recep Peker ile birlikte akşam üzeri güneş battıktan sonra özel treniyle Söke’ye gelmiş, daha önceden Söke’ye gelmiş bulunan Mareşal Fevzi Çakmak ile, diğer paşalar ve kalabalık bir halk topluluğu ve Kocagöz, Jaletepe*, Kemalpaşa ilk okulu öğrencileri tarafından karşılanmış ve o geceyi Söke İstasyonu’nda özel treninde geçirmişti.




*Jaletepe İlkokulunu, 1923 yılında Hacı Halil Paşa’nın 1882 doğumlu oğlu Hüseyin Avni Özbaş, hasta olan kızı Jale’nin hastalıktan kurtulması üzerine yaptırmıştı. 8 derslikli Jaletepe İlkokulu, Hacı Halil Paşa’nın Söke Hükümet Konağı yanında yaptırdığı ancak bir yangın sonucu yok olan Duatepe İlkokulundan sonra Söke’de kalan en eski okuldu ve 2007 yılında 84 yıllık eğitimden sonra kapasite yetersizliği ve onarım ihtiyacı gerekçesiyle kapatılmıştı.

...
Mustafa Kemal Atatürk 9 Şubat 1924 tarihinde Söke’ye ilk gelişinde beraberindekilerle birlikte saat 15:00 de şehre girmiş, Abalaki semtinde büyük bir kalabalık tarafından karşılanmış, arabasından inerek karşılayanlarla kısa bir görüşme yapmış ve yürüyerek Jaletepe okulunun önünde karşılama törenine katılmış, hazırlanan takın altında fotoğraf çektirmiş ve ardından Hükümet Konağına geçmişti.



Mustafa Kemal Atatürk daha sonra yeni inşa edilmiş olan Söke Türk Ocağına gitmiş ve binanın açılışını yapmıştı. Biraz istirahat ettikten sonra, eşi Latife Hanım ve yaveri Rusuhi Bey ile birlikte davet üzerine Söke eşrafından Hacı Halil Paşa’nın oğlu Hüseyin Avni Özbaş Bey’in evine misafir olmuş, bir buçuk, iki saat kadar istirahat etmiş ve kendilerine ikindi çayı ikram edilmişti.


O günü, tanık olan Hüseyin Avni Özbaş’ın oğlu Cemal Özbaş,
1980 yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle anlatmaktadır;

“... Güneşli, fakat soğuk bir gündü. Babamın evindeki oturma salonunda bulunan şömine yanmakta idi. Mustafa Kemal Paşa içeriye girdiği zaman şömineye uzak bir yere oturdu. Latife Hanım da Paşanın yanına geldi. Mustafa Kemal Paşa bir taraftan babamla bir taraftan da annemle konuşuyordu. Konuşmaları özeldi. Bazı sorular sordular ve cevaplar aldılar. Çaylar içilirken özel yaşamıyla ilgili konular konuşuldu. Konuşmaları Mustafa Kemal Paşa’nın özel hayatında ileride olabilecek beklenen şeylerdi..”

Saat 17:00 sıralarında Hüseyin Avni Özbaş Bey’in evinden ayrılan Mustafa Kemal Atatürk, Cemal Özbaş’ın kullanmasına izin verdiği özel otomobiliyle istasyona doğru hareket etmiş ve Atatürk ve beraberindeki heyet özel tren ile saat 17:30’da Ortaklar’a gitmek üzere Söke’den ayrılmıştı.
...




Bir gün önceden, 10 Ekim 1937’de Söke’ye
ge­len Mareşal Fevzi Çak­mak Söke’de Aydın Salnameleri**nde adı geçen Söke Müftüsü, Eyüp Sabri Efendi’nin ilk evliliğinden olan Erzincan İliç kazası Örek köyünde doğan ve Söke’ye yerleşen oğlu Hacı Halil Paşa tarafından 1895 yılında yaptırılan konakta misafir edilmişti.
**Salname: bir çeşit yıllık veya almanaktır.
Osmanlı Devleti döneminde resmi nitelikli devlet vilayet salnamelerine rastlandığı gibi, özel nitelikli salnameler de bulunmaktaydı. Bir adı da “Nevsal”dir.


Hacı Halil Paşa Konağı
1962 yılında Hacı Halil Paşa’nın Kuşadalı Seyda hanımdan olan 1903 Söke doğumlu oğlu Eyüp Hilmi Fırat tarafından Halk Kütüphanesi olarak kullanılması için Özel İdareye hibe edilen konak, bugün T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Söke Hacı Halil Paşa İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Konak 18 Haziran 1986 ve 2002 yıllarında Hilmi Fırat Vakfının masrafları karşılamasıyla iki kez restore edilmiştir.






Ayrıca, Mareşal Fevzi Çakmak’ın Söke’de misafir edildiği Hacı Halil Paşa Konağı, ünlü yönetmen Çağan Irmak’ın Dedesi Mehmet Yavaş’ın anısına senaryosunu yazıp yönettiği, çekimlerinin büyük bir kısmının da Söke’de yapıldığı ve 25 Kasım 2011’de vizyona giren
“Dedemin İnsanları” filminde
Belediye Binasına dönüştürülerek kullanılmıştı.






Film, Lozan Antlaşması gereğince, 1923 yılından itibaren yapılan Türkiye’deki Hıristiyan Rumlar ile Yunanistan’daki Müslüman Türkler mallarına karşılık mal verilmek suretiyle müdadele, değiş tokuş edildikleri sırada Girit’ten göç ederek Ege Bölgesine yerleşen Türk ailelerden birinin dramını torunun ağzından anlatır. Söke de o yıllarda özellikle Girit’ten çok sayıda muhacirin yerleştirildiği bir bölgedir.



11 Ekim 1937 Pazartesi günü saat 11:00’de özel treninden inen Mustafa Kemal Atatürk birkaç poz fotoğraf çektirdikten sonra İsmet İnönü ve bir general ile birlikte, üstü açık bir otomobile binerek Güllübahçe istikametine doğru hareket etmiş, Gümelez köyüne (Akçakonak) 1 km kala otomobilden inerek, o mevkideki Kızılöz tepesinin üzerinden manevraları izlemişti.

Kızılöz Tepesi ve civarını Gümelez köylülerinden Mehmet Karakuş ve babası birkaç gün öncesinde tara ve balta ile temizlemişlerdi.

Kızılöz Tepesi’nin haritada yeri,
Priene (Güllübahçe) Söke yolu üzerinde Akçakonak köyü yakınları.

Mustafa Kemal Atatürk Kızılöz tepesinde bir saat kadar manevrayı takip etmiş, daha sonra beraberindekilerle birlikte Söke’ye dönmüştü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün manevraları izlediği Kızılöz Tepesi’ne
O günün anısına dikilmiş olan anıt.
Anıttan manevraların yapıldığı Söke ovasına (güney) doğru bakış 
Mustafa Kemal Atatürk, manevraları 11 Ekim günü izlemesine rağmen,
anıtta bir yanlışlık yapılmış ve tarih olarak 13 Ekim yazılmıştır.


Mustafa Kemal Atatürk Anıtın olduğu Kızılöz tepesinde,
yere çömelmiş olarak manevraları izlemekte.

Kemal Paşa Mahallesi’ndeki Süvari Alay Karargahı’nı ve Mahfeli ziyaret etmiş, akşam üzeri beraberindekilerle Söke Çayı içinden Jaletepe önündeki Kuşadası yoluna çıkarken toplaşan Sökeliler tarafından selamlanmış, Kuşadası yolu üzerinden Çamlık’a gitmiş ve iki gece Çamlık’ta kalmış, Ege Manevralarını buradan takip etmişti.














Ege Manevraları sırasında rahatsız olan Mustafa Kemal Atatürk, rahatsızlığına rağmen Manevra Bölgesinden ayrılmadan önce Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ve Manevra Komutanı Orgeneral İzzettin Çalışlar’ı kabul ederek Ordu Manevralarından memnuniyetini dile getirmişti.

Ege II. Ordu Manevrası Madalyası, Atatürk de bu madalyaya sahiptir.

12 Ekim 1937 Salı günü de bir ara Germencik’ten Aydın’a gelerek hükümet binasında çeşitli heyetlerle görüşmeler yapmış, Germencik’te yapılacak olan resmi geçide katılamadan, 13 Ekim 1937 Çarşamba günü Ankara’ya dönmeye karar vermiş, beraberinde İsmet İnönü olduğu halde aynı gün manevra sahasından ayrılarak Aydın’dan trenle Ankara’ya doğru hareket etmişti.
...

“Dedemin İnsanları” filminin final sahnesindeki o çok duygusal kareler...









ve fondaki dokunaklı Gülbahar şarkısı...


Gülbahar-Gioulmpahar-Katerina Paravalou




...



10 - 11 Ekim 1937’de Söke Bölgesinde gerçekleştirilen Ege II. Ordu Manevraları sırasında, farkedilmeden doğal yaşam üzerinde olumsuz bir etki yaratılmıştı.

Çevre kirliliği ile mücadele, ekosisteme zarar verici unsurlara karşı mücadele, biyolojik çeşitliliği korumak ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak, kültürel kaynakların tahribatının engellenmesi ve tanıtılması yönünde çalışmalar sürdüren ve bunu yaparken eğitim, araştırma, proje ve uygulamalar yoluyla katkı sağlayan Kuşadası, EKODOSD Derneği,
bölgede yaptığı bir saha çalışması sırasında, tanıkların anlattığı hikayeleri değerlendirmiş, artık nesli tükenmiş ya da çok az sayıda örneğin ara sıra görülebildiği bir “Anadolu Parsı”nın bu manveraların yaratmış olduğu gürültülerinden etkilenerek doğal yaşam alanını terkederek yerleşik alanlara yaklaşmış olduğunu ve bölge insanınıyla karşı karşıya getirdiğini öğrenmişti.
Anadolu Parsı
Panthera pardus tulliana


Söke Ovası ve çevresinde, Dilek Yarımadasının güneyinde gerçekleşen manevraların yapıldığı alan, Beşparmak Dağları’ndan gelen yaban hayvanlarının geçiş koridoru üzerindedir. 1937 yılı düşünüldüğünde birçok tarlanın vahşi bir doğa olduğu ve birçok karayolunun o yıllarda bulunmadığı bilinmektedir. Beşparmak Dağları’ndan inerek Dilek Yarımadası’na geçmek isteyen “Anadolu Parsı”nın, yapılan tatbikatın gürültüleriyle birlikte, Aydın Dağları’na doğru kaçtığı tahmin edilmektedir. Beşparmak Dağları’nın vahşi coğrafyasının aksine, Gündoğan Köyü’ndeki insan hareketleri ve parsın gizlenmesine olanak sağlayacak bitki örtüsünün bulunmayışı, “Anadolu Parsı”nı bölge insanıyla karşı karşıya getirmiş, bu karşılaşma sonucu Anardolu Parsı öldürülmüş, bir kişi ölmüş, bir kişinin ayağı sakat kalmış, birçok insan da yaralanmıştı.




...







Kaynak:
EGE MANEVRASI’NIN 75.YILI, Cevdet Üzüm
Söke EKSPRES Günlük Bağımsız Siyasi Gazete, 13.10.2012 


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba. Öncelikle yazınızın ve yaptığınız araştırmanın çok güzel olduğunu içtenlikle dile getiriyorum. Mustafa Kemal A. Sökeye geldiğinde Hilmi Fırat ile bir alakası oldumu ? Hiç inanmayarak söylüyorum ki M.Kemal Hilmi Fırat'a çok fazla arsa vermiş. Bunların doğru olmadığına inanıyorum ve sizin bilginize güveniyorum. Lütfen bu konu hakkında bilginiz varsa en kısa sürede aydınlatırsanız sevinirim...