Sayfalar

11 Şubat 2025 Salı

30 yılın ardından dağarcığımdakilerle Üsküdar'ın Bağlarbaşı'sı; BÖLÜM IV

 SURP HAÇ ERMENİ ORTODOKS (GREGORYEN / APOSTOLİK)

KİLİSESİ

Bu kez Selamsız Ucuz Evler'in karşı kaldırımına geçip, Üsküdar Amerikan Lisesi'nin batı sınırını tayin eden Ekmekçibaşı sokağına giriyor ve ilerliyorum; hedefimde tam Üsküdar Amerikan Lisesi'nin eski ana girişi karşısındaki Mektep Sokak'tan başlayarak Kozanoğlu sokağa kadar devam eden yüksek taş duvarlar arkasında yer alan Surp Haç Ermeni Kilisesi var. Kilisenin giriş kapısı Kozanoğlu sokak üzerinde yer alıyor. Ağır demir kapısını itip Kilisenin avlusuna girdiğimde karşılaştığım görevliye kiliseyi gezmek istediğimi söylediğimde kilisenin içinde temizlik yapıldığını söyleyince buna çok inanmasam da inanmış görünüp, avlusunda gezmek istediğimi söyleyerek sadece avluda dolaşıp fotograf çekmek durumunda kaldım. Ancak çok iyi hatırlamamakla birlikte yıllar önce bilgi almak için ziyaret ettiğim okul müdürünün davetiyle kilisede yapılan özel bir kutlamayı (ayini) izleme fırsatı bulmuştum. O günlerden aklımda kaldığı kadarıyla kilisenin içerisinin çok sade ve aydınlık olduğunu, girişin hemen üzerinde yer alan bir galeri olduğunu ve o galeride kiliseye bağlı okulun öğrencilerinin beni çok etkileyen ve kilisenin o mistik havasını güçlendiren korosunu da izlediğimi hatırlıyorum.

Fotograf: Hayati İnaç, 4 Haziran 2017

Kozanoğlu sokak boyunca devam eden yüksek taş duvarlar ardındaki kilise ve giriş kapısı.
(Güncel fotograflar 22 Kasım 2024'te tarafımdan çekilmiştir.)




Rivayet edilmektedir ki günümüzdeki kilisenin bulunduğu mevkide 1662 yılından önce, daha küçük boyutlu bir ahşap şapel bulunuyormuş. Ancak, 1662 yıllarında Üsküdar'da yaşamış Ermeni şair, tarihçi, tercüman ve matbaacı Eremya Çelebi Kömürciyan (1637-1695), eserleri arasında yer alan, 1988'de Ermenice'den Türkçe'ye tercüme edilen ve 17. Yüzyıl İstanbul'unu detayları ile anlatan İstanbul Tarihi (1661-1684) adlı eserinde Selamsız’daki bu Surp Haç Kilisesi’ne dair bir şey yazmamıştır.

Kilisenin taş avlu duvarlarında, kapının sağında yer alan demir parmaklıklı
muhtemelen kapıyı gözetlemek maksadıyla yapılmış küçük bir menfez

Kilisenin ana girişinin, dışardan ve içerden görüntüsü,
girişin hemen karşısında da1831 yılında Mikael Amira Pismisian
tarafından yaptırılan sarnıç ve üzerindeki mermer kuyu bileziği ve çıkrığı görülmekte 


Bir rivayete göre kilisenin ilk kurucusu olarak Samatya'daki Surp Kevork Kilisesi'nden, 1639'da Balatkapı dışındaki mumhaneden başlayıp poyrazın etkisiyle sur dışındaki evlere, kısa süre sonra da suriçine de şıçrayıp sabaha kadar Balat semtini kül eden yangın sırasında evinin yanması üzerine pek çok Ermeni aile ile birlikte Üsküdar Selamsız'a gelip yerleşen Balatlı Apraham olarak anılan (Gregoir/Gregor) Kirkor Apraham'dır. Ancak Samatya'daki Surp Kevork Kilisesi'nin 11. yüzyıldan kalma eski bir Bizans kilisesi ve manastırının üzerinde 1866-1887 yıllarında inşa edildiği hesaba katılırsa Balatlı Apraham'ın Samatya'daki Surp Kevork Kilisesi'nden gelmiş olması pek mümkün gözükmemektedir. Yaklaşık 1687 (bazı kaynaklarda 1685, bazılarında ise 1689) yılında Surp Haç Kilisesi'ni inşa ettiğini, ardından da kilisenin arka tarafında bulunan kendi evini de mektebe çevirerek, (Okulun sitesinde ise okulun 1678 yılında Surp Haç Kilisesi'ne bağlı olarak dini eğitim vermek üzere açıldığı belirtilmektedir.) Selamsız'da ilk Ermeni mektebini açtığını yazan kaynaklar olduğu gibi, Balatlı Apraham'ın bugün kilisenin bulunduğu yerde bulunan kendi evininin bir bölümünü ibadete ayırarak, burada ayin yaptığını ve bu evde okul çağına gelmiş mahallenin çocuklarına okuma-yazma ve din dersleri vererek eğitim işini de üstlendiğini söyleyen mahallenin yaşlı sakinleri de mevcuttur. Ancak 1706 tarihli bir tapu senedinde sözü geçen bina (Balatlı Apraham'ın evi) muållimhane olarak kayıtllanmıştır. Yine okulun sitesinde okulun ve çocukların eğitimi 1716 tarihli özel bir fermanla onaylanmıştı diye yazmaktadır.

Jacques Pervititch'in Ekim 1930 tarihli Sigorta haritalarının 76 numaralı paftasında
Surp Haç Ermeni Ortodoks (Gregoryen/Apostolik) Kilisesi ve yanında
Surp Haç Tıbrevank Ermeni Ruhban Okulu 

Alman Mavileri Pafta No:C-9'da Surp Haç Ermeni Kilisesi ve yanında okul

Bir başka söylenceye göre de, yakın bir mahallede daha önceden ibadete açılmış olan Surp Garabed Ermeni Kilisesi mevcutken, papaz Balatlı Apraham’ın ikinci bir kiliseye gerek duymasının nedeni şöyle açıklanmaktadır: Selamsız’daki Ermeniler Surp Garabed Kilisesi’ne gitmek için iki mahalleyi birbirinden ayıran büyük Müslüman mezarlığındaki sık selvi ormanından geçmek zorunda kalmaktaydılar ve o tarihlerde, yeniçerilerin burada gizlenerek soygunlar yaptıkları anlatılmaktaydı. Selamsız'da günden güne artan Ermeni cemaatin ayinlerin çok erken saatlerde başladığı günlerde, mesafe daha kısa olmasına rağmen, karanlık sabahlarda bu mezarlıktan geçip uzun bir yol katederek Surp Garabed Kilisesi’ne gitmekten çekindiklerinden dolayı papaz Balatlı Apraham bu mahalleye ait bir ibadethaneye gereksinim duymuştu. Papaz Balatlı Apraham, bu arzusunu dostluğunu kazandığı Şeyh Selami Ali Efendi’ye altında karısı ve kendisinin imzasını taşıyan bir dilekçe ile başvurmuş, yeni bir kilisenin inşası ve kendi evinde çocuklara okuma-yazma öğretmesi için gerekli iznin verilmesini istirham etmişti ki bu dilekçe kiliseye ait bir kayıtta 1678 tarihli olarak işlenmişti.
Fotograf: Hayati İnaç, 4 Haziran 2017



Papaz Abraham bu çabalar sonucu kendi evinin yerinde 1676'da yapmayı başardığı küçük bir ahşap şapel, 1685'te kiliseye dönüştürülmüştü. Çengelköyü civarındaki Istavroz deresinde bulunan yıkık Istavroz Rum Kilisesinin anısına, aynı anlama gelen Surp Haç olarak kutsamıştı. Bu nedenle Balatlı Papaz Apraham kilisenin ilk kurucusu sayılmaktadır ve kilisenin avlu giriş kapısı üzerine de "Surp Haç Ermeni Kilisesi 1676" ibaresi yazılmıştır. Balatlı Papaz Abraham, Çengelköy'ü civarındaki Istavroz deresinde bulunan yıkık Stavrosis Rum Kilisesi'nin anısına [kaynaklarda Çengelköy dense de bu kilise büyük bir ihtimalle, Beylerbeyi Sarayı ile semtin iskelesi arasında kalan kısmında eskiden Stavroz denilen bölgedeki Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) döneminden kalan ve halen kalıntıları ana cadde üzerinde görülebilen, altın kaplamalı bir haçı olduğu için Stavroz (İstavroz/Haç) diye adlandırılan kilise olmalıdır] kurduğu bu kiliseye aynı anlama gelen "Surp Haç”, yani "Kutsal Haç” adını vermiş ve kutsamıştı.
Kilisenin kuzey bahçesine geçiş


Kilisenin kuzeydeki bahçesi

Fotograf: Hayati İnaç, 4 Haziran 2017

Surp Haç Kilisesi'nde bulunan mezartaşının kitabesine göre, Rahip Balatlı Apraham 1727 yılında eşi ise 1730’da vefat etmişler ve kilisenin kuzey bahçesine defnedilmişlerdi.
Rahip Balatlı Apraham'ın kilisenin kuzey bahçesindeki mezarı



Fotograf: Hayati İnaç, 4 Haziran 2017

Surp Haç Ermeni Kilisesi'nin ahşap ilk binası, 1727 yılında, 1715-41 yılları arasında İstanbul Ermeni Patriği olan Bitlisli IX. Hovahannes Golod’un gayretleri ve 6 Temmuz 1718 yangınından sonra mimar Araboğlu Hacı Melidon Kalfa ile birlikte İstanbul'daki Patrikhane Kilisesi'ni yeniden inşa ettiren, 1727 yılında İşkodra Surp Garabed Kilisesi'ni temellerinden itibaren yenileyen, ertesi yıl da, 1731'de yanan Galata'daki Surp-Krikor-Lussavoriç Kilisesi'ni yeniden inşa ettiren hassa mimarı Kayseri’li Sarkis Kalfa (?-1740) eliyle Yenimahalle’deki Surp Garabed Kilisesi ile birlikte temelden yeniden inşa edilmişti. 1830’a kadar kullanılan bu yapı, bu tarihte kagir olarak saray mimarı Hovhannes Amira Serveryan ve Garabed Balyan tarafından yeniden yapılmıştı. İnşaat, saray mimarı Krikor Amira Balyan, Mikael Amira Pismisian, Harutyun Amira Bezciyan gibi Osmanlı Sarayına yakın birkaç Ermeni hayırsever tarafından desteklenmişti. 1844'te bir onarım daha gören bu bazilikal planlı kiliseye 1882’de, kilisenin batı ana girişi üzerine bir çan kulesi inşa edilmiş, iç mekanını zenginleştiren tabloların bir kısmı İtalya’dan getirtilmiş, bir kısmı da bir dönem Sultan Abdülaziz’in saray ressamlığını da yapan Hovhannes Umed Behzad* (1809-1874) ile genç yaşta ölen kızı tarafından yapılmıştı.

Hovhannes Umed Behzad, Preveze Deniz Zaferi, 1866, Tuval üzerine yağlı boya, 125x200 cm.
İstanbul Deniz Müzesi Koleksiyonu

*Hovhannes Umed Behzad: Özel resim dersleri almış ve daha çok kiliselerin ressamı olarak bilinirmiş. Sultan Abdülmecid'in Saray Ressamı olduktan sonra bir süre Çırağan ve Dolmabahçe Saraylarında çalışmış. Preveze Deniz Zaferi temasının ilk uygulayıcılarından ve bu deniz muharebesini konu alan, biri 1866 tarihli iki tablosu Denizcilik Müzesi'ndedir.

Kilisenin yüksek avlu duvarlarının
Ekmekçibaşı ile Mektep sokak köşesinde bir Haç detayı

Kilisenin yüksek avlu duvarlarında şu an kullanılmayan ve örülmüş bir kapı.


Yüksek taş duvarlarla çevrili bir avlu içinde, doğu ve batı ekseninde, düzgün kesme taşla inşa edilmiş olan bazilikal bir plana sahip, naosu tek nefli kilisenin ahşap olarak yapılmış beşik tonoz olan üst örtüsü 1962de sökülmüş ve betonarme olarak yeniden inşa edilmişti. Daha sonra üst örtü kırma çatı şeklinde tamamlanmış ve üzeri marsilya kiremitleriyle kaplanmıştır. Kilise yunan haçı planına sahiptir. Kilisenin doğusunda yarım kubbeli bir apsis, batıda ise Narteks yer almaktadır. Yapının doğu kenarında, üzeri yarım kubbe ile örtülü apsisis kuzeyinde ise kilisenin vaftizhanesi bulunur. Vaftizhanede Meryem, çocuk İsa ve kutsal ruh gibi önemli tasvirleri barındıran tablolar mevcuttur. Kilisenin güneydoğusunda, vaftizhane ile aynı boyutlara sahip bir şapel bulunmaktadır. Kilisenin iç tezyinat son derece sadedir. Yine İsa, Meryem ve diğer Hristiyan ileri gelenlerini tasvir eden tablolar, kilisenin duvarlarını süslemektedir. Kilisenin kuzey doğusunda ve güneydoğusunda iki şapel yer almaktadır. Apsisin kuzeydoğusunda bir hazine odası bulunur. Yine apsisin güneydoğusunda ayinleri yönetenlerin bir odası bulunur. Narteksin kuzey ve güneyindeki merdivenler galeri bağlantısını sağlar. Kilisenin batısında tam aksta bulunan iki katlı çan kulesi, yapının en dikkat çekici bölümüdür. Kesme taş kullanılarak inşa edilmiş olan çan kulesi üç kademeli olarak yükselmektedir. 1882 yılında inşa edilen çan kulesinin alt bölümündeki cephelerde yarım kemerli, açıklıklar yer almaktadır. Kemerler gömme payelerle hareketlendirilmiştir. İkinci bölümdeki cephelerde bu kez sivri kemerli açıklıklar kullanılmıştır. Yuvarlak açıklıkların yer aldığı son bölüm sivri bir kemerle sonlandırılmıştır.

Kilisenin güney bahçesi


Fotograf: Hayati İnaç, 4 Haziran 2017

Beş adet kapısı bulunan kilisenin birinci ve ikinci katlarında beşik kemerli pencereler bulunmaktadır. Kulenin zemin katının kuzey, batı ve güney cephelerinde birer kapı bulunur. Batı cephedeki kilisenin yuvarlak kemerli giriş kapısının üzerinde, kulenin yapım tarihinin de yazılı olduğu Ermenice bir yazıt yer alır. Kulenin kuzeybatı köşesindeki ağaç, zamanla büyümüş ve bu yönde kulenin seyrini engellemiştir. Yapının batı cephesinde, farklı boyutlara sahip düz atkılı ve demir parmaklıklı dikdörtgen pencereler bulunmaktadır. Bununla birlikte, galeri seviyesinde ufak boyutlu ve basık kemerli iki pencere mevcuttur. Batı cephesi duvarının üst bölümü onarım gördüğünden buradaki duvar örgüsünde farklılık vardır. Kilisenin avlusunda bir sarnıç bulunmaktadır. Bu sarnıç, yazıtına göre 1831 yılında Ermeni hayırsever Mikael Amira Pismisian tarafından yaptırılmıştır. Kilise sonraları 1950 ve 1962 yıllarında onarılmıştır.

Kilisenin güney bahçesinde mermer bir çeşme kurnası

1718 yılında Patrik IX. Hovhannes Golod tarafından derslik haline getirilen okul, 1770 yılına kadar aynı şekilde varlığını sürdürmüştü. 1770'li yıllarda genişletilerek Ruhban Okulu'na dönüştürülen, 1777 yılında gerçek bir okul yapısına kavuşturulan okul, 1797’de Surp Haç Kilisesi’nin onarımları sırasında temelden inşa edilen yeni bir binaya kavuşturulmuş, okul bünyesinde bir de kütüphane oluşturulmuştu. Sadece erkeklere eğitim veren bu okul 1846-1849 arasında çok parlak bir dönem yaşamış,1850’deki bir yangında tamamen yanmış, eğitime bir süre kilisenin üst galerisi ya da narteksinde devam edilmişti. Tam dokuz yıl harap bir durumda kalan okul (1848-1856), Sultan Abdülmecid’in1859 tarihli fermanıyla ve dönemin patriği Hagopos Seropyan’ın özverili gayretleri ile kız ve erkeklere ait iki ayrı bina halinde yeniden inşa edilmiş ve Surp Haç adı ile kutsanarak 1860 sonlarında eğitime açılmıştı. Tıbradun ve İskolya (Manevi Ev ve Mektep) adlarıyla anılan Surp Haç Okulu, 1932 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüştü. Bu kurum kısa zamanda Yenimahalle Cemaran Okulu ile yarışacak derecede çok kaliteli bir eğitim yuvası haline gelmişti. 1872 yılında temsillerin olduğu, konferansların verildiği bir tiyatro salonu yapılmış, yüzyıl sonlarına doğru bu semtteki ilk ana sınıfı Surp Haç Okulu’nda hizmete girmişti. 1919 yılında bir kısmı yetimhaneye çevrilen okulun tamamı 1925’te, ana kısmı 1932’de, yetimhane ise 1938’de kapatılmıştı. 1940’ta askeriyenin elindeyken, 1780’den bu yana okulun kütüphanesinde korunan değerli yazmalar ve pek çok kitap çalınmıştı. Surp Haç Ermeni Kilisesi'ne bağlı bu okul binası, 1932 yılından 1950'li yıllara kadar Surp Haç Kilisesi Vakfı tarafından yönetilmişti. Bu tarihi okul, 1954’te orta, lise ve ilahiyat bölümleri ile ve Surp Haç Tıbrevank Ermeni Ruhban Okulu adı ile tekrar açılmış, ilahiyat bölümü 1967’de kapatılmıştı. 1969’da yeniden açılan okulun adı da Surp Haç Ermeni Lisesi olarak değiştirilmişti.

Fotograf: Hayati İnaç, 4 Haziran 2017


Bu arada Bağlarbaşı ve Selamsız bölgesinde, özellikle Gazi (eski Selamsız) ve Allame Caddeleri üzerinde eski günleri yaşatan bazı esnaf dükkanları hala yaşamaya devam etmekteler, ancak yer yer onların da yıkılıp yerlerine apartman yapılmış olduğunu görmek üzüntü veriyor. Bu dükkanları bazıları da kiliselere vakfedilmiş mülkler. Dostum Hayati İnaç'ın 2016 ve 2017 yıllarında fotografını çektiği bu dükkanlardan birini burada paylaşmak isterim. Söz konusu dükkan Gazi Caddesi ile Çinili Karakolu biraz geçince sağdaki (Eski Kuşakçı Sokak) Demircioğlu sokağın köşesinde yer alıyormuş, alıyormuş diyorum zira şu an ne yazık ki yerinde yok.
Pervititch'in Şubat 1931 tarihli Sigorta haritasında (1) Çinili Karakol, (2) Dükkan

2011 yılında köşenin görüntüsü. Google Maps

2014 yılında köşenin görüntüsü. Google Maps

İki tabela arasında mermer kitabe görülebiliyor. 14.05.2016, Hayati İnaç

Tabelalar sökülmüş ve mermer kitabe ortaya çıkmış iyice. 04.06.2017, Hayati İnaç

Tahta perdeler çekilmiş, yıkılmadan önce son fotograf. 04.06.2017, Hayati İnaç 

Sanırım dostumun fotograflarından öyle anlaşılıyor ki 2017 yılından sonra dükkan yıkılmış, zira o tarihte tabelaları sökülmüş ve tahta perdeler ile çevrilmiş. Ancak bizim o fotograflarda bir şey dikkatimizi çekti ki, o da sökülen dükkan tabelalarının altında dükkanın köşe girişi üzerine yerleştirilmiş Ermenice bir mermer kitabe.


O mermer kitabeyi genç dostum sevgili Güven Bayar'ın sayesinde çevirdiğimizde şunu yazdığını gördük:
"Bu gayrı menkul (mülk) Surp Haç Kilisesi adına, Yardımsever Hayır Cemiyetinden hayırsever bayan Annik T. Hamamciyan'ın katkılarıyla inşa edilmiştir. 1904"

O köşede artık böyle kimliksiz sıradan bir apartman yer alıyor.

Evet, ne yazık ki yaklaşık 120 yıllık bir tarih de artık sevgili Hayati İnaç'ın çektiği fotograflar sayesinde anılarda yaşayacak. Teşekkürler Hayati İnaç...


 Bir sonraki yazı; 30 yılın ardından Üsküdar!ın Bağlarbaşı'sı ve dağarcığımdakiler;

BÖLÜM V:

BAĞLARBAŞI'NDA 

ART NOUVEAU, GÜLLÜ KÖŞK

ve ÇİNİLİ KARAKOL;





Hiç yorum yok: