Bir İlham Perisi’nin izinde...
İnönü’yü geride bırakıp yola kaldığım yerden Kütahya istikametinde devam ediyorum, Porsuk Barajı ve Frig Vadisi solumda aşağılara doğru iniyor ve Kütahya’da oyalanmadan, günümüzdeki adını, bir zamanlar Ankara-Eskişehir civarlarında yaşamış Moğol kökenli Kereit (Karait) Kabilesi’nin Beyi Alıncak (Almak) Noyan’ın oğlu Çavdar’dan alan Çavdarhisar’a varıyorum...
İnönü’yü geride bırakıp yola kaldığım yerden Kütahya istikametinde devam ediyorum, Porsuk Barajı ve Frig Vadisi solumda aşağılara doğru iniyor ve Kütahya’da oyalanmadan, günümüzdeki adını, bir zamanlar Ankara-Eskişehir civarlarında yaşamış Moğol kökenli Kereit (Karait) Kabilesi’nin Beyi Alıncak (Almak) Noyan’ın oğlu Çavdar’dan alan Çavdarhisar’a varıyorum...
Ama benim amacım, adı bugün Çavdarhisar olan kasabayı görmek değil, adını Tanrıların kralı Zeus’un, bellek tanrıçası Mnemosyne ile yaşadığı dokuz gecenin meyvesi olarak dünyaya gelen ve her biri birer müz* olan dokuz kızından birinin, Korolu ve Lirik Aşk Şiirlerinin İlham Perisi Erato ile Friglerin efsanevi atalarından Arcas’ın Azan isimli oğullarından alan ve Frigya’ya bağlı olarak yaşamlarını sürdüren Aizanitis’lerin ana yerleşkesi olan Aizanoi Antik Kenti’ni bir kez daha görmek...
Çoğunlukla Lir ile birlikte tasvir edilen, Korolu ve Lirik Aşk Şiirlerinin İlham Perisi Erato |
*Müz: (veya Musa) Yunanca “Mousai” sözcüğünden gelmektedir. Bu sözcük ise etimolojik olarak, akıl, düşünce, yaratıcılık yeteneği gibi anlamlara gelen “men” kökünden gelmektedir. Müzler, Yunan Mitolojisinde, ilham tanrıçaları, ilham perileridirler. Müzler Tanrıların Kralı Zeus ile bellek tanrıçası Mnemosyne’in kızlarıdır. Efsaneye göre Zeus, Mnemosyne ile tam dokuz gece geçirmiş ve her gece için de bir müz doğmuştur.
9 Müz: Kleio - Tarih, Thalia - Komedya, Terpsikhore - Dans,
Euterpe - Flüt (müzik), Polymnia - Kutsal Şiirler,
Euterpe - Flüt (müzik), Polymnia - Kutsal Şiirler,
Kalliope - Destan ve Epik Şiir, Erato - Korolu ve Lirik Aşk Şiirleri,
Urania - Gök Bilimi, Melpomene - Tragedya’nın ilham perisidirler.
Müz’lerin adları hemen hemen her şiirde geçer, ancak kendilerine ait bir destanları yoktur. Genellikle Apollon önderliğindeki bir koroda, bütün şenliklerinde şarkı söyler, dans ederler.
9 Müz; Kleio, Thalia, Terpsikhore, Euterpe, Polymnia, Kalliope, Erato, Urania, Melpomene 9 Müz Sarkofajı (Lahti) - Louvre Müzesi |
Kütahya-Uşak karayolunda Kütahya şehir merkezinden 58 km. kadar sonra Çavdarhisar’dayım, aslında bu ilk kez gelişim değil, yıllar önce Didim yollarında bir kez daha bu güzergahı kullanmış, kızlarım Derya ve Defne ile de önceden hiç bir bilgimiz olmayan bu kente geçerken yol kenarındaki tabelasını görüp dalmıştık.
Belki de Anadolu’nun en iyi korunan (daha doğrusu ayakta kalabilen dersek daha doğru olacak, zira Türkiye’de koruma kavramı tartışılır) tapınağı’nın karşısındayım işte, yeniden...
Yıllar, sadece tapınak alanına girişte, arkanızdan oturduğu kulübesinden ancak “buyrun!..” diye seslenerek kendini belli edebilen bir bilet kesme görevlisi gibi bir değişiklik göstermiş burada, yoksa tapınak aynı tapınak, bakımsızlık aynı bakımsızlık...
Bileti alıp, o paraların ne şekilde kullanıldığı sorusunu da bir kenara bırakarak, yıllar önce çocuklarla geldiğimde bize nereden çıkıp geldiğini anlayamadığımız bir gönüllü rehberin kendiliğinden beklentisizce anlattıklarından aklımda kalanlarla tapınağa doğru ilerlemeye başlıyorum...
Özensiz derme çatma bir tel örgü ile sağlanan güvenlik ve özensiz bir tabela |
Gustave Guillaume Berggren (1835-1920) Aezani Temple de Jupiter Batı, 1888 |
Gustave Guillaume Berggren (1835-1920) Aezani Temple de Jupiter Kuzeydoğu, 1888 |
Aizanoi Tapınağı Kuzeydoğu, günümüz |
Gustave Guillaume Berggren (1835-1920) Aezani Temple de Jupiter Kuzey, 1888 |
Aizanoi Tapınağı Kuzey, günümüz |
Aizanoi Zeus Tapınağı |
Tapınağı çevreleyen Peristasis denilen sütun dizisinde kısa yanların her birinde 8’er, uzun yanlarda 15’er başlıkları İonik tarzda monolit (Roma çağı yapılarında sütunlar genellikle tamburlardan oluşsa da burada farklıdır ve tek parçadır) ve 24 yivli sütunlar yer almakta.
Sadece Cella’ya (naos/iç mekan) girmeden önceki holün (Pronaos) önündeki 4 sütunun ve Cella’nın arkasındaki dışarı açık Arka Odanın (Opisthodomos) önündeki 2 sütunun başlıkları kompozit tarzda.
Aizanoi Zeus tapınağındaki taş işçiliğinin bir önemli özelliği de sütunlar ile sütun başlıklarının aynı taş bloğundan çıkarılarak yapılmış olması. Tapınağın Kuzeybatı yönündeki köşesinden (ki tek sağlam kalan köşe budur) başlayarak eninde 5, derinliğinde de 10 sütun bugün ayakta görülebilmekte. Sütunlarla iç mekanlar (pronaos, cella ve opisthodomos) arasındaki uzaklık, sütunlar arasındakinden iki defa daha geniş, böylece burada “Pseudodipteros” tipi bir tapınak planı uygulanmış denilebilir.
Tapınak Roma İmparatorluk çağı tapınaklarından, ancak Helenistik dönem geleneğine uygun olarak kesme taştan ve helenistik çağın işçiliğinden hiç de aşağı kalmayacak bir işçilikle harçsız olarak inşaa edilmiş. Doğu - Batı yönünde inşaa edilen tapınağın girişi Doğu yönünde, bugün genellikle sağlam kalan Batı yönünden girdiğimiz için tapınağın girişine ters kalmaktayız. Sütunların oturduğu 32.96x36.91 metre boyutlarındaki 7 basamakla çıkılan podyumun (Stylobate) altında ve Arka Odadan (Opisthodomos) demir bir bir merdiven ile inilebilen beşik tonozlu bir tapınak daha mevcut. Alışılmadık özelliğiyle bu çifte tapınak benzersiz ve tek örnek. Bu zemine gömülmüş olarak ve dışardan belli olmayan tapınak ise Anadolu Ana Tanrıçası Kybele’ye adanmış olduğu söylenir.
Yaklaşık 1700 yıldır birbirine kenetlenmiş taşları ile sapasağlam duran tüm haşmetiyle o beşik tonoz |
Duvarlardaki havalandırma şaftlarından sızan gün ışığının 1700 yıllık mekanda yarattığı olağanüstü ışık oyunları... |
Bugüne dek tapınağın kuzeybatı üçgen çatı alınlığındaki orta kürsü taşında bir kadın büstünün bulunması, tapınağın yalnız tanrıların babası Zeus'a değil, aynı zamanda Tanrıça Kybele'ye de adanmış olduğunun bir göstergesi sayılırken, son zamanlarda yapılan araştırmalar, tapınağın hem Zeus ’a hem de Kybele'ye adanmış olamayacağını ortaya koymaktaymış.
Yazın en sıcak gününde bile, çok serin ve havadar olan bu harika ışık oyunlarının daha da etkili kıldığı beşik tonozlu alt yapının belki de kehanet yeri veya tapınağın deposu işlevini gördüğü düşünülmekteymiş.
Tapınağın üzerindeki üçgen alınlığın orta noktasına yer alan kadın büstü ve bitki süslemeleriyle bezenmiş olan kürsü taşı (Arkoter) ise, bugün tapınağın önünde, buluntu yerine yakın bir yere sergilenmekte.
Aizanoi, 1824 yılında Avrupalı gezginlerce keşfedilmiş ve 1830/40’lı yıllarda incelenmiş ve tanımlanmış. 1926 yılında M. Schede ve D. Krecker başkanlığındaki Alman Arkeoloji Enstitüsü kazıları başlamış. Daha sonraları ara verilen çalışmalara 1970 yılında R. Naumann tarafından yeniden başlanmış ve halen devam edilmekteymiş.
En parlak dönemini II. ve III. yüzyılda yaşamış olan kent, Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmuş. Kentte Zeus tapınağı’nın dışında Tapınağın Kuzeyinde, yine başka Anadolu antik kentlerinde görmediğimiz şekilde inşaa edilmiş olan büyük bir Tiyatro ve onunla bir bütün oluşturan bir Stadyum mevcuttur.
Yine Stadyuma doğru giderken solda biri mozaikli olmak üzere iki Hamam ve Gymnasium yer alıyor. Antik çağda adı Penkalas olan Kocaçay üzerinde ise var olan dört köprüden bugün iki tanesi halen kullanılır durumda. Tapınaktan ayrılıp gelirken geçtiğimiz köprüye varmadan Kocaçay’ın Batı kıyısına paralel ilerleyen yola saptığımda terkedilmiş gibi duran bu nedenle de günümüzde artık kullanılmadığını düşündüğüm eski Çavdarhisar evlerinin arasından ilerleyip diğer köprüye ulaşabildim.
Yine Stadyuma doğru giderken solda biri mozaikli olmak üzere iki Hamam ve Gymnasium yer alıyor. Antik çağda adı Penkalas olan Kocaçay üzerinde ise var olan dört köprüden bugün iki tanesi halen kullanılır durumda. Tapınaktan ayrılıp gelirken geçtiğimiz köprüye varmadan Kocaçay’ın Batı kıyısına paralel ilerleyen yola saptığımda terkedilmiş gibi duran bu nedenle de günümüzde artık kullanılmadığını düşündüğüm eski Çavdarhisar evlerinin arasından ilerleyip diğer köprüye ulaşabildim.
İki yakayı birbirine bağlayan dört taş köprüden beş kemerli olanı günümüze dek korunagelmiş ve kullanılmakta. Gerçi üzerine bana biraz haince ve insafsızca gelen bir uygulamayla güçlendirmek adına beton bir tabliye atılmış olsa da hala güzelliğini korumakta. Köprü korkuluğunun kaidesi üzerindeki yazıttan, açılış merasiminin M.S. 157 yılının Eylül ayında yapıldığı anlaşılmakta.
Yazıt ve kabartmalı iki korkuluk taşı bugün dördüncü köprünün önünde sergilenmektedir. Kabartmada, köprüyü bağışlayan M. Apuleius Eurykles'in deniz yolculuğu gösterilmektedir.
Çayın serin sularında yüzyıllardır yan gelip yatan antik yapı taşları |
“O” ağaç ve yeni yetmeler suda serinliyor, arka planda da beş gözlü Roma Köprüsü |
Çavdar Tatarları’nın antik taşlara kazıdığı atlı figürleri |
Çavdar Tatarları at ve atlıların yanı sıra tapınağın orijinal bezemelerinden olan meander desenini de kopyalayıp taşlara kazımayı ihmal etmemişler, belik bir can sıkıntısı anında yapmış olabilir bir tatar süvarisi... |
Milattan sonra 7. yüzyılda
Aizanoi’nin önemi giderek azalmış, tapınağın bulunduğu alan, Orta Çağ’da bir hisara dönüştürülmüştür. Osmanlı Beyliği’nin kuruluş döneminde, Osman Bey Mekece, Akhisar, Geyve taraflarını ele geçirmeye çalışırken (1304), Çavdar Tatarları, Karacahisar pazarını yağmalamak için harekete geçmişler, bunu Eskişehir’de öğrenen Orhan Bey, onları Oynaş Hisarı’nda yenmiş, başta beyleri olmak üzere çoğunu tutsak almıştı. Seferden dönen Osman Bey, Çavdar beyini bağışladığı gibi, oymağın yerine dönmesine de izin vermişti. Yıldırım Bayezit döneminde ise Osmanlı devletinin hizmetine giren Çavdar Tatarları, Ankara Savaşı’nda (1402) saf değiştirerek Timur’un tarafına geçmiş, Timur’un Anadolu’dan ardına takarak götürdüğü yaklaşık 50.000 Kara Tatar’lardan geriye kalan küçük bir grubun ise Çavdarlı’da yerleştikleri ve burada bir üs kurdukları belgelenmiştir. Çavdarhisar adının da buradan kaynaklandığı düşünülmektedir. Aslen Tatar olmayan, Türk boylarına mensup ve Müslümanlığı kabul etmiş olan Kereit’lere Tatar denmesinin nedeni ata binen, iyi kılıç kullanan, gözü pek, cesur ve savaşçı bir topluluk olmalarından ve Cengiz Han ile birlikte hareket ediyor olmalarından kaynaklanabilir. Bugün Çavdar Tatarları’nın Hisar, Kale veya askeri üs olarak kullandıkları tapınak bölgesinde, Tapınak duvarlarına çizmiş oldukları, at figürleri, atlı ve savaşçı figürleri onların varlığının en önemli göstergeleridir.
Yine meander deseni, ancak bu sefer biraz daha muntazam kopyalanmış. |
Aizanoi, bugün Unesco Dünya Mirası
geçici listesindedir.
geçici listesindedir.
2 yorum:
levent bey,
Çavdarhisar sununuz harika. Haırlamakta olduğum bir yazı için alıntılar yapabilir miyim?
Sevgiler,
Vural Yiğit
Sayın Vural Bey, Elbette kaynak belirtmek suretiyle alıntılayablirsiniz. memnun olurum. Kolay gelsin. Yazınızı da paylaşırsanız okumaktan da keyif alırım. Belli mi olur bende sizden alıntı yaparak bloğumugeliştirebilir güncelleyebilirim.
Yorum Gönder