TARİHTEN BUGÜNE DÜŞEN NOTLAR:
15
KASIM 1887;
126 YIL ÖNCE BUGÜN,
20. YÜZYIL AMERİKAN SANATININ EN
ÖNEMLİ RESSAMLARINDAN BİRİ OLAN
GEORGIA O’KEEFFE,
WISCONSIN, SUN PRAIRIE’DE BİR ÇİFTLİK EVİNDE SÜTÇÜLÜK İLE UĞRAŞAN İRLANDA ASILLI BİR BABA VE MACAR ASILLI BİR ANNENİN 7 ÇOCUĞUNDAN İKİNCİSİ VE İLK KIZLARI OLARAK DÜNYAYA GELMİŞTİ.
GEORGIA O’KEEFFE,
WISCONSIN, SUN PRAIRIE’DE BİR ÇİFTLİK EVİNDE SÜTÇÜLÜK İLE UĞRAŞAN İRLANDA ASILLI BİR BABA VE MACAR ASILLI BİR ANNENİN 7 ÇOCUĞUNDAN İKİNCİSİ VE İLK KIZLARI OLARAK DÜNYAYA GELMİŞTİ.
Chicago Sanat Enstitüsü (1905-06)
ve New York Sanat Öğrencileri Birliği’nde (Art Student's League) (1907-08) akademik öğrenim gören O’Keefe, geleneksel Avrupa resim anlayışını kısa bir
süre sonra terk ederek, Uzakdoğu sanatına yönelmiş, bir süre reklam ressamlığı
yaptıktan sonra 1912-16 yılları arasında çeşitli okullarda sanat dersleri vermişti.
Alfred Stieglitz |
Alfred Stieglitz |
1916'da çizgisi fotoğrafçı Alfred Stieglitz’in dikkatini çekmiş ve onun çevresinde toplanan galeri “291” ressamlarının sanat anlayışını kendisine yakın bulmuştu. Alfred Stieglitz ile O’Keefe 1924 yılında evlenmişti ve Stieglitz’in en önemli portre dizilerinden birini eşi O’Keefe’nin fotoğrafları oluşturmuştu.
Başlangıçta resimlerinde belirli bir taklitçilik sezinlense de 1920’lerin başında sanatçı kendi özgün üslubunu bulmuştu.
Yapıtlarında çoğu kez kafatasları, hayvan
kemikleri, bitkiler, kabuklar, kayalar, dağlar gibi daha doğal biçimleri kullanıyor, onları büyütüyor, belirgin ve ritmik dış çizgiler, net ve açık renk alanlarıyla
hacimlendirerek resimlerine yansıtıyordu.
Bazen de bu nesneleri derinliği olmayan bir mekan içine
yerleştirerek erotik, psikolojik ve simgesel anlamlar yüklüyordu. “İneğin Kafatası, Kırmızı, Beyaz ve Mavi”(1931)
ve “Siyah Süsen Çiçeği” (1926) bu tür yapıtlarının tipik
örnekleridir.
O’Keeffe en önemli yapıtlarını 1920-40 yılları arasında gerçekleştirmiş ve 1980’lere kadar resim yapmayı sürdürmüştü.
Son yapıtlarında sıklıkla New Mexico’nun bulutsuz göğünü ve çöl görünümlerini işlemişti. 1970 yılında Whitney
Müzesi’nde düzenlenen toplu sergisi O'Keeffe'in modern Amerikan sanatındaki en
özgün ve önemli sanatçılardan biri olarak ün kazanmasını sağlamıştı.
1972
yılında, O’Keeffe görme merkezindeki makula dejenerasyonu nedeniyle görme kaybına uğradı. O nedenle artık yağlı boya resim yapamaz olmuş ancak 1984 yılına dek kalem ve füzen ile çalışmalarına devam edebilmişti.
1973 yılında iş arayan genç bir çömlekçi, Juan Hamilton onun
çiftlik evine gelmiş, ufak tefek işler için onu işe almıştı. Ancak Hamilton onun ölümüne kadar en yakın arkadaşı, sırdaşı olmuş, ona kil ile çalışmayı öğretmişti. Bu sayede kilden kaplar üretmeye ve suluboya eserler vermeye başlamıştı.
1976
yılında, bir sanat kitabı yazmış ve kendisi hakkında bir film yapılmasına da izin vermişti. 2009 yılında kendisi ve kocası fotoğrafçı Albert Stieglitz’in hayatını ve sanatlarını anlatan bir Televizyon filmi çekilmişti. Filmin başrollerinde Joan Allen ve Jeremy Irons başrolleri paylaşmıştı.
10 Ocak 1977’de ABD Başkanı Gerald R. Ford Amerikan vatandaşlarına verilen en yüksek onur ödülü olan Başkanlık Özgürlük Madalyası’nı O’Keefe’ye sunmuş, 1985 yılında da Ulusal Sanat Madalyası ile ödüllendirilmişti.
O'Keeffe yaşı 90 lara geldiğinde artık oldukça zayıflamıştı ve 6 Mart 1986 tarihinde 98 yaşındayken 1984’de taşındığı Santa Fe’deki evinde vefat etmiş, cenazesi isteğine uygun olarak Pedernal Dağı üzerinde yakılmış ve külleri rüzgarla dağılmıştı.
Santa Fe’deki Georgia O’Keeffe Müzesi |
1 yorum:
http://youtu.be/fRgWBN8yt_E?list=RDfRgWBN8yt_E
Yorum Gönder