150 YIL ÖNCE BUGÜN,
FRANSIZ ŞAİR BAUDELAIRE’İN
“RÖNESANS’IN SON, MODERN DÜNYANIN İLK BÜYÜK RESSAMI” OLARAK TANIMLADIĞI EN ÖNEMLİ
ROMANTİK FRANSIZ RESSAMLARINDAN BİRİ OLAN FERDİNAND VICTOR EUGÈNE DELACROIX,
SAĞLIKSIZ KOŞULLARDA ÇALIŞMAKTAN DOLAYI HASTALANARAK 65 YAŞINDA PARİS’TE VEFAT
ETMİŞ, PÈRE LACHAISE’E DEFNEDİLMİŞTİ.
Nadar’ın objektifinden Eugéne Delacroix.
Fransız fotoğrafçı, karikatürist, roman yazarı, gazeteci ve baloncu Gaspard- Felix Tournachon, Nadar takma ismini kullanmıştır.
(6 Nisan 1820 - 21 Mart 1910) |
Kendi fırçasından Eugéne Delacroix’nın Portresi (1837) Kanvas üzerine Yağlı boya, 54,5 x 65 cm / Paris Louvre Müzesi |
Delacroix, 1824’te Sakız
Adası’nda Türklerin hasta ve ölmek üzere olan Yunanlı sivil insanların
katliamını betimlediği “Sakız Adası’nda Katliam” adlı tablo ile çok ünlenmişti,
tablo her ne kadar bir katliamı betimlemek için yapılmış ve isimlendirilmişse
de, daha ziyade bir doğal afet sonrası izlenimi vermekte, tabloda kılıcından kan damlayan barbar askerler olmadığı gibi, ona güzellik ve enerji
katan esas unsur olan at üzerindeki Türk askerine bakarak tablonun Türk
askerine hayranlık ifade ettiğini iddia edenler de olmuştur.
“The Massacre at Chios” (Sakız Adası’nda Katliam) 1824 Kanvas üzerine Yağlı boya, 419 x 354 cm. / Paris Louvre Müzesi |
Renoir ve Manet gibi Empresyonist
ressamları da etkilemiş olan Delacroix’in “Baron Schwiter” portresini Degas
satın alarak özel koleksiyonuna katmıştı.
Pablo Picasso da Delacroix’nun bir çok eserini yorumlamış, özellikle de 1834’de yaptığı “Women of Algiers” (Cezayirli Kadınlar) adlı eseri üzerine birçok çalışma yapmıştı.
“Women in Algiers” ( Cezayirli Kadınlar) 1834 Kanvas üzerine Yağlı boya, 180 x 229 cm. / Paris Louvre Müzesi |
Pablo Picasso’dan Cezayirli Kadınlar üzerine çeşitli yorumlar:
Resim koleksiyonuna sahip ilk müslüman ünvanına sahip olan, Abdülaziz devrinde Hariciye, II.Abdülhamit devrinde Adliye Nazırlığı yapmış olan Osmanlı devlet adamı ve diplomatı, Paris sosyetesine de dahil olup renkli hayatı nedeniyle Osmanlılar arasında “Süslü Şerif” lakabıyla da anılmış, Fransızların “Osmanlı Dandy”si diye adlandırdığı Halil Şerif Paşa, günümüzde milyar dolarları bulan tablolarını ve aralarında “Cezayirli Kadınlar”ın da olduğu 6 Delacroix tablosunu (Liege Başpiskoposu’nun Katli, Tasso Deliler Hastanesinde, Savaş Talimi Yapan Fas’lı Süvariler, Tam o’Shanter’i Cadılar Kovalarken ) görev yaptığı Fransa’dan yurda dönerken, koleksiyonundaki çıplak resimleri İstanbul’a getirmemesi doğrultusunda bir emir alınca, koleksiyonundaki 109 tabloyu 1868’in Ocak ayında 638 bin franga elinden çıkartmıştı.
Ünlü Fransız edebiyatçı Theophile Gautier tabloların satış kataloğuna şunları yazmıştı:
“Her resim dikkatle seçilmiş. Aralarında bir tane bile kötü resim, tek bir sahte inci yok. Her sanatçının en saf elmaslarından biri burada.”
Halil Şerif Paşa’nın koleksiyonunda yok yoktu; bugün bile bir çok yayın organının fotoğrafını bile yayınlamakta tereddüt edebileceği, Gustave Courbet’in “Origin of the World” (Dünyanın kaynağı) isimli, bir genç kadının cinsel organının resmedildiği tablonun yanısıra, yine 19. yüzyılın en erotik tablosu sayılan ve 1862’de 82 yaşında olan Jean Auguste Dominique Ingres tarafından yapılan, Harem’de yıkanan çıplak kadınları konu alan “The Turkish Bath” (Türk Hamamı) adlı tablosu da bulunmaktaydı.
Bugün, Paris’teki Louvre Müzesi Koleksiyonlarında yer alan tablo önce III.cü Napolyon’a satılmış ancak karısının bu resmi uygunsuz bulması nedeniyle bir kaç gün sonra geri verilmişti. Daha sonra tablo Halil Şerif Paşa tarafından satın alınmıştı.
Jean Auguste Dominique Ingres - “The Turkish Bath” (Türk Hamamı) 1862 Ahşap üzerine gerilmiş Kanvas, Yağlı boya, 108 cm. Paris Louvre Müzesi |
Halil Şerif Paşa’nın, tabloların satışının yapıldığı müzayede sonrasında; “Hayat ne garip, kadınlar beni aldattı, kumar yıktı ve resimlerim ise büyük paralar getirdi.” dediği rivayet edilir.
Halil Şerif Paşa, Paris’te bir Fransız soylusunun kızı olan sonradan Susanne (Suzan) adını alan Jeane de Tourbey ile evlenir ve 1867 yılında Şerife Leyla adında bir kızları olur. Halil Paşa İstanbul’a çağrıldığında Suzan Hanım Paris’te kalır ve Şerife Leyla da babası ile İstanbul’a gelir, ona bir süt anne bakar, büyütür.
Portrait of Jeane de Tourbey” (Suzan Şerif) (daha sonra Comtesse de Loynes) Eugene Emmanuel Amaury-Duval (1862) Kanvas üzerine Yağlı boya, 100 x 83 cm. Paris Louvre Müzesi |
Şerife Leyla, babasının ölümünden sonra bazı ailevi çekişmeler ve miras mahrumiyeti nedeniyle üvey annesi Prenses Nazlı (Mısır hanedanından Mustafa Fazıl Paşa’nın kızı, Halil Şerif Paşa’nın kısa süren ikinci evliliği) tarafından eline Mahkeme Reisi Mehmet Arif beye verilmek üzere bir mektupla İstanbul’a gönderilir.
Prenses Nazlı Fazıl |
Sorunla ilgilenen Mehmet Arif Bey (soyu Hz. Muhammede kadar dayanan “El Azrak” ailesinden, İstanbul’a geldiklerinde aile adı önce “Mardini” daha sonra da “Mardin” olarak değişmiş) ile Osmanlının ilk kadın romancılarından da olan Şerife Leyla arasında yakınlaşma olur, birbirlerine aşık olan çift evlenirler ve 4 çocukları olur. Çocuklarından Muhittin Arif Mardin, Betül ve Arif Mardin’in babasıdır. Şerife Leyla da Babaanneleri...
Müzayedede satılan söz konusu Delacroix’in 6 tablosunun bazıları günümüzde Paris Louvre
Müzesinde, Zürih’te Özel Bührle
Koleksiyonu’nda, Nottingham
Castle Müzesi’nde ve Montpellier Fabre Müzesindedir.
“The Assassination of the Bishop of Liege” ( Liege Başpistoposu’nun Katli ) 1829 Kanvas üzerine Yağlı boya, 91 x 116 cm. / Paris Louvre Müzesi |
“Tam o’ Shanter*i Cadılar Kovalarken” 1825Kanvas üzerine Yağlı boya, 26.2 x 30,8 cm. / Nottingham Castle Müzesi |
* Tam o
’Shanter: İskoç şair Robert Burns**ün 1791 yılında yazdığı bir şiiridir ve
Delacroix resmi o şiirden esinlenerek yapmıştır.
TAM O’ SHANTER...
Şiir, bir gece birahaneden eve dönüş yolunda atının
üzerindeyken bir grup cadı ve büyücüye rastgelen Tam O’Shanter adında
Ayrshire’lı bir adamı konu alır.
Şiirde, Nannie denen cadılar,
Tam’in peşine düşer, ancak sadece giydiği kısa bir elbise ile tarif edilen seksi
olan cadı ona yetişebilir ve ele geçirebildiği sadece ve sadece Tam’in atının
kuyruğu olur.
SEKSİ CADIDAN, GEMİYE...“CUTTY SARK”A
Tam o’Shanter’i kovalayan ve atının kuyruğunu koparan kısa etekli seksi cadının adı “Cutty Sark”dır.
Cutty Sark adı, 144 yıl önce, 22 kasım 1869
tarihinde Scott&Linton tarafından yapımına başlanan William Denny&Brothers
tarafından John Willis& Son için tamamlanan Çin ve Londra arasında o dönemin
en değerli ürünlerinden biri olan çay ticaretinde kullanılan efsane olmuş ünlü
bir yelkenli gemiye verilmiştir.
Cutty Sark gemisi, Aralık 1954’de servis dışı bırakılıp, sergilenmek üzere Londra yakınlarında Greenwich’te karaya çıkartılmış, özel bir havuza alınmış, restore edildikten sonra da İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından 25 Haziran 1957’de ziyarete
açılmıştı.
1995 yılında ailece Londra’ya
yaptığımız seyahatte, Greenwich Turunda Cutty Sark’ı yakından görmüştük .
Oldukça ilgi çektiğini ve milyonlarca kişi tarafından ziyaret edildiğini
öğrenmiş, ancak gezmemiştik...
Cutty Sark’ın pruvasında, geminin önünü süsleyen, Tam’i kovalayıp ulaşabilen ancak sadece atının kuyruğunu kopartabilen seksi cadı Cutty Sark’ın bir heykeli bulunmakta...
Cutty Sark, 2004 yılında
restorasyona alınmış ancak ne yazık ki 21 Mayıs 2007’de restorasyonda çıktığı
söylenen ancak henüz tam olarak netlik kazanmayan bir yangın, Cutty Sark’ın
büyük bir hasar almasına neden olmuş, neredeyse geminin %80’i tamamen
yokolmuştu.
Ancak bu olay kamunun
öylesine ilgisini çekmişti ki büyük bir kampanya başlatarak restorasyonun
tamamlanabilmesi için 50 milyon Pound toplamışlardı.
Cutty Sark, yangında
neredeyse tamamen yokolmuşken, açılan kampanyanın sağladığı imkanlarla ve daha
önce İngilizlerin gemiyi tekrar bu şekilde baştan yaratabilecek kadar döküman’a
ve bilgiye sahip olabilmelerinin de sayesinde, küllerinden yeniden doğan
“Phoenix” Anka Kuşu misali yeniden inşaa edilmiş, 25 Nisan 2012’de, 55 yıl önce
ilk sergisini de açmış olan İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından
yeniden açılmıştı.
Çelik ve Cam karışımı bir platform üzerine oturtulan gemi ziyaretçiler
tarafından hem alttan hem de üstten rahatlıkla görülebilecek yepyeni bir sergileme
düzeniyle ziyaretçilere sunulmuştu. Büyük olasılıkla da özellikle yangına karşı
yeni bir güvenlik sistemiyle de donatılarak...
Tek kelime ile harika bir çalışma, tebrik etmek gerek... İşte Milli ve
Kültürel değerlere saygının ve sahip çıkmanın güzel bir örneği.
Cutty Sark aynı zamanda sözkonusu geminin adından ilham alan 23 Mart 1923’ten beri Glaskow’da üretilen ünlü bir İskoç Viski markasıdır.
“Cutty Sark” etiketindeki, geminin yaratıcısı da Deniz Ressamı olarak tanınan İsveçli ressam Carl Georg August Wallin’dir.
Cutty Sark Scotch Whiskey, 2011 yılında
isminin köklerinden ilham alarak yeni ve sınırlı bir üretime girmiş ve Cutty
Sark Tam o’Shanter adıyla harmanlanmış yeni bir viski üretmiş.
Yoksul bir çiftçinin oğlu olarak Ayrshire'de doğan Robert Burns
İngilizce'nin İskoç lehçesiyle yazdığı duygusal şiirleri, şarkıları ve
yergileriyle ün kazanmıştı. Özel öğrenim görmüş; Fransızca, biraz da Latince öğrenmişti.
Gençlik yıllarında babasının çiftliğinde çalışmış, babasının, yıllarca emek
harcayarak çalışmasına karşın, 1784'te her şeyini yitirmiş bir durumda ölmesi
Robert'i derinden etkilemişti. Burns, babasının ölümünden sonra kardeşlerine
bakmak zorunda kalmış, 1786'da Jean Armour adında bir kıza âşık olmuş, kızın
babası evlenmelerine izin vermeyince de Jamaika'ya gitmeye karar vermişti. Yolculuk
giderlerini karşılamak için ilk kitabı, “Poems, Chiefly in the Scottish
Dialecfi” (Çoğu İskoç Lehçesiyle Yazılmış Şiirler-1786)’yi yayımlamıştı.
Kitap kısa süre içinde büyük bir başarı kazanmış, şiirleri çeşitli kesimlerden okurlarca beğenilmiş, İskoçyalı şair
ve eleştirmenlerin övgüsünü kazanmıştı. Kıt kanaat geçinebilen çiftlik yamakları
bile Burns'ün kitabını almaktan geri kalmıyordu. Ne var ki şair başarısına
karşın yoksulluktan kurtulamamıştı.
Burns, şiirlerinde yakından tanıdığı, sıradan ve
yoksul insanların duygularını dile getirmiş, Ayrshire lehçesi, eski İskoç dili
ve İngilizce karışımı bir dil kullanarak yazdığı şiirlerinde, insanın doğallığı
ve köylülüğün soyluluğu türünden konuları büyük bir ustalıkla işlemişti.
Başarısı kanıtlandıktan iki yıl sonra Jean
Armour'la evlenebilen Burns bir çiftliğe yerleşmişti. Çektiği para sıkıntısı ve
sağlığının bozulması onu çalışmaktan yıldırmamıştı. Eski İskoç şarkılarını
derlemeye büyük önem vermiş ve eski halk geleneğine bağlı kalarak yeni şarkılar
yazmıştı.
Eşitlikçi görüşlere yakınlık duyan şair, Fransız
Devrimi'ni coşkuyla karşılamış, bu konudaki düşünce ve sözlerinden dolayı kısa sürede varlıklı
çevrelerin gözünden düşmüştü. O dönemde, bir halk öyküsüne dayanarak yazdığı
“Tam o' Shanter” adlı şiiri, bir mizah başyapıtı olarak
değerlendirilen Burns, gençliğinden beri çektiği kalp hastalığından 37 yaşında Dumfries'de ölmüştü...
Robert Burns’ün 188 yıl önce
Eugéne Delacroix’e ilham veren şiiri,
popüler kültürde bir çok şeye, sinemaya, animasyon film endüstrisine, müzisyenlere ilham verdiği gibi hala da vermeye devam etmekte...
Bunlardan birisi de İngiliz duvar ressamı,
Chris Rutterford...
Chris Rutterford’dan 20 metre uzunluğundaki “Tam o’Shanter
Duvarı”ndan detaylar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder