224 YIL ÖNCE BUGÜN,
İNSANLARIN ÖZGÜR DOĞDUĞUNU VE EŞİT YAŞAMALARI GEREKTİĞİNİ,
İNSANLARIN ZULME KARŞI DİRENME HAKKI OLDUĞUNU, HER TÜRLÜ EGEMENLİĞİN ESASININ
MİLLETE DAYALI OLDUĞUNU VE MUTLAK EGEMENLİĞİN BİR KİŞİ YA DA GRUBUN ELİNDE
BULUNAMAYACAĞINI, DEVLETİ İDARE EDENLERİN ESAS OLARAK MİLLETE KARŞI SORUMLU
OLDUĞUNU, HİÇ KİMSENİN DİNİ VE SOSYAL İNANÇLARI YÜZÜNDEN KINANAMAYACAĞINI
ORTAYA KOYAN,
FRANSIZ
FRANSIZ
“İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI BİLDİRGESİ”
FRANSA ULUSAL MECLİSİ
(ASSEMBLÉE NATIONALE) TARAFINDAN
KABUL EDİLMİŞTİ.
KABUL EDİLMİŞTİ.
“İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi” 1789 Jean-Jacques-François Le Barbier (1738-1826) Tuval üzerine yağlı boya, 71 x 56 cm. Paris Carnavalet Müzesi |
14 Temmuz 1789 Fransız Devrimi’nin ardından,insan haklarını
korumak amacıyla yayınlanan bildiri, 1791’de Kabul edilen Fransız Anayasası’na
ön söz olarak eklenmişti.
Marquis de Lafayette |
4 Temmuz 1776 tarihinde Okyanus’un öte yakasında Amerikan
Bağımsızlık Bildirgesi ilan edildiğinde, özgürlük ve kardeşlik fikirlerini
savunmak, protestanların yurttaşlık hakları ve köleliğin kaldırılması için
Amerika’ya giden Marquis de Lafayette “Demokrasi ve İnsan Hakları” için çok
fazla uğraşmış, George Washington’un yanında yer almıştı.
Marguis de Lafayette, George Washington ile birlikte |
Daha sonra Fransa’ya
dönen Marquis de Lafayette, Meclisin askeri kanadından gelen bir üye olarak bu
Amerikan Modeli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin ilk tasarısını
hazırlamış ve Meclise sunmuştu.
Assemblée Nationale - Palais Bourbon Fransız Ulusal Meclisi - Bourbon Sarayı |
Üzerinde uzun tartışmalar ve sayısız
değişiklikler yapılarak kabul edilmesine rağmen, “Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları
Bildirgesi”
yine de Marquis de Lafayette’in tasarısına dayanmaktadır.
Avrupa’da kabul edilmiş ilk bildirge olan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, yayınlandığı tarihte sadece erkekler için geçerli bir metindi.
1791 yılında Fransız Devrimine aktif olarak katılmış, feminizm odaklı yazılarıyla ünlenmiş kadın filozof ve yazar Marie-Olympe de Gouges, yayınladığı Kadın ve Kadın Hakları Bildirisi ile bütün cinsiyetlerin hukuki, politik ve sosyal anlamda eşit kılınmasını talep etmiş,
bunu kamuoyuna sunmuştu.
Genel olarak idam cezalarına karşı olan Marie-Olympe de Gouges,
devrim sırasında devrilen Fransa Kralı 16. Louis’in idam edilmesine de karşı çıkmış, giderek Fransız Devrimine olan inancını yitirmişti.
Muhalefeti giderek sertleşmiş, israrcı tutumu ve yılmaz savaşçılığı yönetimi rahatsız etmeye başlamıştı. Bir yazısı nedeniyle 1793’te tutuklanmış,
aynı yıl 3 Kasım günü de giyotinle idam edilmişti.
yine de Marquis de Lafayette’in tasarısına dayanmaktadır.
Avrupa’da kabul edilmiş ilk bildirge olan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, yayınlandığı tarihte sadece erkekler için geçerli bir metindi.
1791 yılında Fransız Devrimine aktif olarak katılmış, feminizm odaklı yazılarıyla ünlenmiş kadın filozof ve yazar Marie-Olympe de Gouges, yayınladığı Kadın ve Kadın Hakları Bildirisi ile bütün cinsiyetlerin hukuki, politik ve sosyal anlamda eşit kılınmasını talep etmiş,
bunu kamuoyuna sunmuştu.
Genel olarak idam cezalarına karşı olan Marie-Olympe de Gouges,
devrim sırasında devrilen Fransa Kralı 16. Louis’in idam edilmesine de karşı çıkmış, giderek Fransız Devrimine olan inancını yitirmişti.
Muhalefeti giderek sertleşmiş, israrcı tutumu ve yılmaz savaşçılığı yönetimi rahatsız etmeye başlamıştı. Bir yazısı nedeniyle 1793’te tutuklanmış,
aynı yıl 3 Kasım günü de giyotinle idam edilmişti.
Bir önsöz ve 17 maddeden oluşan 224 yıllık
“İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”,
4 Ekim 1958 yılında yayınlanan Fransız Anayasası’nın önsözünde de yer almakta ve günümüzde de hala geçerliliğini korumaktadır.
“İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”,
4 Ekim 1958 yılında yayınlanan Fransız Anayasası’nın önsözünde de yer almakta ve günümüzde de hala geçerliliğini korumaktadır.
1789 FRANSIZ İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI BİLDİRGESİ
ÖNSÖZ
Ulusal Meclisin tasarladığı gibi Fransız halkının
temsilcileri, tek sebebinin resmi kötü durum ve yönetim bozukluğunun olduğu
insan hakları konusundaki habersizlik, dikkatsizlik veya küçümsemeyi de göz
önünde tutarak; insanların doğal, devredilemez ve kutsal olan haklarını önemli
bir bildirge ile açıklamaya karar vermiştir. Bunun amaçları da;
· Toplumun tüm üyelerinin bu bildirgeyi bilmesi ve hak ile görevlerini hatırlaması,
· Yasama ve yürütme eylemlerinin diğer politik kurumlarla
karşılaştırılabilmesi ve bu sayede kurallara uyulmasının sağlanması,
· Basit ve tartışılmaz ilkelerden oluşan vatandaş haklarının, daima
anayasanın ve kamu refahının korunması ile bir yol alınmasıdır.
Buna uygun olarak da ulusal meclis en büyük varlık olan
insan ve yurttaş haklarının korunmasını kabul edip açıklamıştır.
Madde 1- İnsanlar, haklar bakımından özgür
ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir.
Madde 2- Her bir politik birleşmenin
amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı,
mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.
Madde 3- Egemenliğin temeli, esas olarak
ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir
iktidarı kullanamaz.
Madde 4- Özgürlük başkalarına zarar
vermeden istediğini yapabilmektir: Her bir insanın doğal haklarını kullanması
da toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını garanti altına alacak
sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece yasalarla belirlenebilir.
Madde 5- Yasa sadece topluma zarar
verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez
ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz.
Madde 6- Yasa genel iradenin ifadesidir.
Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların
oluşturulmasına katılma hakkına sahiptir. Koruyan veya cezalandıran olarak yasa
herkes için aynı olmalıdır. Bütün yurttaşlar yasalar önünde eşit olduğu için
yeteneklerine uygun olarak ve özellikler ile yetenekleri konusunda ayrım
görmeden, her türlü rütbe, mevkii ve göreve de eşit olarak getirilirler.
Madde 7- Yasanın belirlediği haller veya
yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz,
yakalanamaz ve tutuklanamaz. Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen, keyfi
emirler veren, bunları uygulayan veya uygulanmasına izin verenler
cezalandırılmalıdır. Ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan
her yurttaş yasalara itaat etmelidir. Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar.
Madde 8- Yasalar sadece kesin ve açık bir
şekilde gerekliliği olan cezalar belirlemelidir ve hiç kimse suçun
işlenmesinden önce ilan edilen ve gereği şekilde uygulanan yasalar dışındaki
başka bir yasa nedeniyle cezalandırılamaz.
Madde 9- Her insan suçlu olduğuna karar
verilinceye kadar masum sayıldığı için; tutuklanması kaçınılmaz olduğunda, yani
suçlu olduğu karar verildiğinde göreceği sertlik yasa tarafından ağır bir
şekilde cezalandırılmalıdır.
Madde 10- Hiç kimse, dışavurumu yasalarla
oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu
tutulamaz.
Madde 11- Düşüncelerin ve inançların
serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir
yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından
sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve
yayınlayabilir.
Madde 12- İnsan ve yurttaş haklarının garanti
altına alınması resmi bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için
oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için
oluşturulmamıştır.
Madde 13- Bu kamusal gücün ve yönetim görevlerinin
devamlılığını sağlamak için genel bir vergi zorunludur. Bu vergilendirme bütün
yurttaşların olanaklarına göre eşit ölçüde bölünmelidir.
Madde 14- Bütün yurttaşlar bizzat veya
temsilcileri aracılığıyla verginin gerekliliğini belirleme, bunu serbestçe
kabul etme, bu vergilerin kullanımını gözlemleme ve verginin miktarını,
matrahını, tahsil şekli ve süresini belirleme hakkına sahiptir.
Madde 15- Toplum tüm kamu görevlilerinden,
görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir.
Madde 16- Hakların güven altına alınmadığı
ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.
Madde 17- Mülkiyet
dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, yasaların belirlediği kamusal
gereklilik açıkça doğmadıkça ve meşru bir tazminat ödenmedikçe kimse bu haktan
yoksun bırakılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder