TARİHTEN BUGÜNE DÜŞEN
NOTLAR:
1 ARALIK 1931;
82 YIL ÖNCE BUGÜN,
MUHSİN
ERTUĞRUL’UN SENARYOSUNU YAZDIĞI VE İHSAN İPEKÇİ* İLE BİRLİKTE YÖNETMENLİĞİNİ
YAPTIĞI TÜRK SİNEMASININ İLK ORTAK (TÜRK, MISIR, YUNANİSTAN) YAPIMI VE SESLİ
FİLMİ “İSTANBUL SOKAKLARINDA” GÖSTERİME GİRMİŞTİ.
Film, İstanbul, Kahire, İskenderiye, Atina ve
Paris’te çevrilmiş, 21 Aralık’ta Paris’te, 30 Aralık’ta İstanbul'da Mısır Sefaretine ve Basına gösterilmiş,
1 Ocak 1931’de ise Melek ve Elhamra sinemalarında
gösterime girmişti.
Filmin Müziklerini Ferit Alnar’a ve Hüseyin Sadettin
Arel, Görüntü Yönetmenliğini Cezmi Ar, Nikolas Farkas yapmıştı. Kurgu Muhsin Ertuğrul’a, Dekor tasarımı Vedat Ar’a ait olan filmin yapımcısı İpek Film’di. Başrollerinde Talat Artemel (Talat), Semiha
Berksoy (Hancı kızı Semiha), Behzat Butak (Hancı Halil Ağa), Aziza Amir
(Semira), Hazım Körmükçü (Hazım) ve Bedia Muvahhit’in (Berber) rol aldığı film, dönemin yüksek maliyetli filmleri arasında yer almıştı.
Film, iki kardeşin aynı kadına aşık olması üzerine hayatlarının
mahvolmasını anlatıyordu. Bankada çalışan Rahmi şarkıcı bir kadına aşık olmuş, aynı kadınla kardeşi Talat’ın da ilişkisi olmuştu. Rahmi aşkı uğruna bütün
parasını kadın ile harcamaktaydı, hatta bir süre sonra çalıştığı bankanın parasını da
aşık olduğu kadın için kullanmaya başlamıştı. Banka yönetimi durumu fark edip Rahmi’yi
işten atmış, kullandığı parayı da Rahmi’nin ailesinden tahsil etmişti. Bütün
birikimini kaybeten ailenin hesabını sormak üzere Talat kardeşinin yanına
gitmiş ve kardeşiyle şarkıcı kadını sarhoş halde bulmuştu.
Şarkıcı kadının ortağı
olan garson, Rahmi’yi dolandırmak için içkisinin içine uyku ilacı atmış, Talat kardeşine saldırıp, kavga sırasında ilaçlı içki bardağını
Rahmi’ye fırlatınca, ilaçlı içki Rahmi’nin gözlerine gelmiş ve Rahmi’nin gözleri kör olmuştu.
Film doktorların göz ameliyatı için çok para istemesi, iki kardeşin
zengin dayılarının yanına gidip yardım istemeye karar vermesi, ancak bu sırada
dayılarının ölmesi, dayılarından kalan tek şey olan evin yanması, iftiraya
uğrayan Talat’ın hapse düşmesi gibi bir dizi felaketler sinsilesi ile ilerlemiş, filmin sonlarına doğru
ortaya çıkan, Mısır’lı zengin bir yazar olan Semira Hanım, Rahmi’yi ameliyat ettirip,
kardeşleri eski saadetlerine kavuşturmuştu.
“İstanbul Sokaklarında” bu abartılı ve absürd konusuna rağmen;
gerek dönemine göre yüksek maliyeti, gerekse ilk sesli film olması nedeniyle,
sinema tarihimizde önemli bir yer edinmiştir.
*İhsan İpekçi:
1901 yılında doğan İhsan İpekçi Ailesinin
ipek ticareti yaptığı dönemde (1920) sinema işletmeciliğine başlamış, kardeşi
Kani İpekçi'yle 1928’de İpek Film şirketini kurmuştu. İhsan Koza takma adıyla
roman ve senaryolar yazmıştı. Önemli filmleri: Bir Millet Uyanıyor, Bataklı Damın
Kızı Aysel (Muhsin Ertuğrul); Senede Bir Gün (Ferdi Tayfur), Yalnızlar Rıhtımı,
Zümrüt (Lütfi Ö. Akad).İhsan İpekçi 1966 yılında vefat etmiş ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmişti.
Selanik’te birkaç
kuşak ipek işiyle uğraşan İpekçi ailesi, 1893’te göç ettiği İstanbul’da bir
süre daha ipek ticaretini sürdürmüş, ilk olarak Eminönü’nde “Hüsn-i İntihap” ismiyle
bir mağaza, ardından dönemin en büyük mağazalarından Selanik Bonmarşesi’ni açmışlar, Selanik Bonmarşesi’nin Eminönü Meydanı düzenlenmesi sırasında
yıkılması üzerine de İhsan İpekçi’nin önayak olmasıyla sinemacılığa yönelmişlerdi.Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra Berlin’de ticaret eğitimi alan İhsan İpekçi, orada sinemanın büyük kazanç getirdiğini görmüş, babasını ve kardeşi Kani İpekçi’yi ikna ederek 1923’te Elhamra Sineması’nı işletmeye
başlamıştı. İki yıl sonra da Skating Palace (Paten Sarayı) adlı gösteri
merkezini sinema salonuna dönüştürerek Melek (bugünkü Emek) sinemasını açmışlar ve bir marka oluşturmuşlardı. İpek Film Şirketi’ni kurduktan ve yapımcılığa başladıktan sonra Muhsin Ertuğrul ile anlaşmışlar ve “Ankara Postası”nın yapımcılığını üstlenmişlerdi.
Nazım Hikmet’in 1933’te tutuklanarak Bursa Cezaevine gönderildiğinde İpekçiler ve
Muhsin Ertuğrul, Hikmet’i hapiste yalnız bırakmamış, Muhsin Ertuğrul, cezaevine İsveçli
yazar Selma Lagerlöf’ün hikayesini göndererek Hikmet’ten bunu senaryo haline
getirmesini istemişti.
İhsan İpekçi’nin, iki çocuğunundan biri olan İsmail Cem İpekçi, Türk basın ve siyaset hayatında önemli
mevkilerde görev yapmıştı. 1 Şubat 1979’da İstanbul Maçka’da evinin
yakınlarında arabasındayken Mehmet Ali Ağca tarafından öldürülen gazeteci Abdi İpekçi ise İhsan İpekçi’nin diğer kardeşi
Süleyman Cevdet’ın oğluydu. Ünlü modacı Cemil İpekçi de bu aileye mensuptur.