Sayfalar

21 Kasım 2015 Cumartesi

152 YIL ÖNCE BUGÜN, ZİRAAT BANKASI’NIN TEMELİ OLAN “MEMLEKET SANDIĞI” KURULMUŞTU.

TARİHTEN BUGÜNE DÜŞEN NOTLAR:
20 KASIM 1863

152 YIL ÖNCE BUGÜN,

Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı Yugoslavya’nın Niş kenti valisi olan Ahmet Şefik Midhat Paşa, çiftçilerin içinde bulundukları zor koşullara yakından tanık olmuş, teşkilatlanmalarının zorunlu olduğunu ve çiftçilerin, tefecilerin elinden kurtarılması için devlet yardımının gerekliliğini tesbit etmişti.


Niş Valisi
Ahmet Şefik Mithad Paşa
(18 Ekim1822 İstanbul - 8 Mayıs 1884 Taif)
Divan-ı Hümayun Kaleminde görev yaparken amirleri tarafından,
“Övülen” anlamına gelen Mithad ismi verilmiş,
sonraları bu isimle anılır olmuştu.

Bunun halk hareketiyle desteklenmesinin önem taşıdığını görmüş, çiftçilerin oluşturdukları kaynakla, Pirot Kasabası’nda devlet eli ve himayesiyle Osmanlı milli bankacılığının ilk örneği olarak tarihe geçecek olan ilk “Memleket Sandığı”nı kurmuştu.
Ziraat Bankası Müzesi’nde sergilenen ressamı belli olmayan “Tefeci” isimli iki tablodan birinde, Mithad Paşa şefkatle köylü kadını ve çocuğu korumakta, yılan olarak temsil edilen
ve başı ezilen tefeci ayaklarının dibinde yatmaktadır.

Türk geleneklerinde var olan karşılıklı yardımlaşma esasına dayalı olarak imece geleneğinden esinlenerek kurulan Memleket Sandığı, bugün 152. kuruluş yıldönümünü idrak eden Ziraat Bankası’nın temelini oluşturmuştu.

İnegöl Memleket Sandığı (Sanduku) 
Ziraat Bankası Müzesi’nde sergilenen
Safranbolu ve Emirdağ Memleket Sandıkları Kapı Levhaları

1867 yılında “Memleket Sandıkları Nizamnamesi”nin yürürlüğe girmiş, Osmanlı İmparatorluğu’nun her yanında yeni sandıklar faaliyete başlamış ve uzun yıllar başarıyla hizmet vermişti. Daha sonra Sandıkların işleyişlerinde bazı bozulmalar nitecesinde etkinlikleri azalmış, 1883 yılında Hükümet aynı amaçlarla “Menafi* Sandıkları”nı kurmuş, idari sistem yeniden düzenlenmiş, kayıt ve muhasebe işleri çağdaş esaslara uygun olarak yürütülmeye başlanmış ve doğrudan merkezi hükümetin denetimine tabi kılınmıştı.

Memleket Sandıklarının ilk kuruluşunda kullanılan sandıklardan bir örnek

15 Ağustos 1888 tarihine gelindiğinde de Menafi sandıklarının yerine modern bir finans kuruluşu olarak, gayrimenkul rehini ve güvenilir kefalet karşılığında çiftçiye kredi kullandırmak, faiz karşılığında tevdiat kabul etmek ve ziraat’e ilişkin sarraflık ve aracılık işleri yapmak üzere Ziraat Bankası kurulmuş ve Menafi sandıkları da yeni bankanın şubelerine dönüştürülerek faaliyete başlamıştı.

* menafi: yararlar, faydalar.
Ziraat Bankası’nın ilk Genel Müdürlük Binası,
İstanbul Cağaloğlu’ndadır ve günümüzde Restore edilmektedir.

İstanbul’dan yıllar sonra Ankara’ya taşınan Ziraat Bankası Genel Merkezi önce Ankara Vilayet Binası’nın giriş katındaki iki odaya yerleşerek hizmet vermiş, daha sonra Denizciler Caddesi’nde Hacı Efendi Konağı’na geçmişti. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan kuvvetleri Polatlı’ya dayanınca, kısa bir süre için Kayseri’ye taşınmış, Kayseri dönüşünde de Darülmuallim Binasında çalışılmış en son olarak da Anafartalar Caddesi’ndeki Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme Kurumu) binasında hizmet vermişti.

İlk yıllarda kullanılan Kasalardan bir örnek.
Yıllar içerisinde kullanılmış Müşteri kasalarından bir örnek. 

Müşteri Kasa’sının kapıları üzerinde Ziraat Bankası’nın o yıllarda kullandığı Başak ve Oraklı Amblemi ve Kasayı yapan firmanın adı; OSTER-WERKE A.G. AALEN. Württbg. yazmaktadır.
Württbg, Württemberg’in kısaltılmışıdır ve günümüz Almanya’sının başkenti Stuttgart olan Baden-Württemberg eyaletidir.
Ziraat Bankası’nın Başak ve Orak desenli ilk amblemi

I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’nun işgali üzerine Ziraat Bankası Şubeleri Yunanlılar tarafından İzmir’de kurulan Ziraat Bankası İdare Merkezi’ne bağlanmıştı. 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra Ankara Hükümetinin kontrolündeki yerlerdeki şubeler Ankara Şubesine bağlanmış, 9 Eylül 1922’den sonra İzmir ve 6 Ekim 1923’den sonra da İstanbul teşkilatları, Ankara’ya bağlanarak dağılmış olan bankanın bütünlüğü 23 Ekim 1922’de tekrar sağlanmıştı.


Merkezi Ankara’da olan Ziraat Bankası’nın Genel Müdürlük Binası,
Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın önemli temsilcilerinden biri olan,
aynı zamanda Ulus Bankalar Caddesi üzerinde her biri en az Ziraat Bankası kadar önemli iki bankanın Osmanlı Bankası ve İş Bankası binalarının da mimarı olan Levanten kökenli Türk vatandaşı Giulio Mongeri tarafından tasarlanmış ve 1926-29 yılları arasında inşaa edilmişti.

Cumhuriyetten sonra Ankara’da inşaa edilen ilk resmi bina olma özelliğini taşıyan Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası, daha önce burada bulunan Kızılbey Camii ve Türbesi yıkılarak yerine inşaa edilmişti.

Kırma çatılı ve minaresiz Kızılbey camii ve doğusunda kubbeli Türbesi





Yanındaki Düyun-u Umumiye ya da Tuz Nazırlığı binalarının yerine de 1931-33 yılları arasında Avusturya’lı Mimar Clemens Holzmeister tarafından tasarlanan Emlak Bankası inşaa edilmiş, ancak daha sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile Merkez Bankası Genel Müdürlüğü’ne dönüştürülmüştü.
1952 yılına kadar Anadolu Kulübü olarak da faaliyet gösteren bina günümüzde Merkez Bankası İdare Merkezi olarak kullanılmaktadır.

Kızılbey Camii, Türbesi ve Düyûn-u Umûmiye Binası (Tuz Nazırlığı) bir dönem de ilk Hariciye Vekaleti olarak kullanılmıştı. Günümüzde Düyun-u Umumiye binasının yerinde Merkez Bankası binası bulunmaktadır.
Düyûn-u Umûmiye Binası (Tuz Nazırlığı)
 Yapı Betonarme iskelet sistemi ile bodrum üzerine 3 kat olarak inşaa edilmiş ve bunu Philip Holzmann AG firması üstlenmişti. Kiremit kaplı, geniş saçaklarının altı geometrik motiflerle bezeli ahşap bir çatı ile örtülü yapının ortasında kalan avlu çelik ve cam ile yapılmış bir çatı ile örtülüdür ve şeref salonu buradan aydınlanır. İnşaatın Elektrik tesisatını Zeiss Şirketi, Tesisat işlerini ise Brückner Şirketi yapmıştı. Yapının tasarım ve inşaa sürecinde Mongeri’nin yanısıra üç öğrencisi ve danışman mimarlar, Macar, İtalyan ve Türk taş ustaları çalışmıştı.



Dış mekanda ve iç mekanda tüm öğeler Selçuklu ve Osmanlı süsleme sanatından örneklerle zenginleştirilirken, geniş çatı saçaklarının alt yüzeyleri Selçuklu geometrik motifleriyle bezenmiştir. Cephelerde her katta farklı açıklıkta, biçim ve boyutlarda kemerli pencereler kullanılmış, taş rozetler, geometrik motifli mermer balkon korkulukları, baklava dilimli sütun başlıkları, mukarnaslı kornişler tümüyle Selçuklu ve Osmanlı sanatının inceliklerini yansıtmıştır.

Ön cephede yapının tam ortasında simetri aksındaki üç açıklıklı, basık tonozlu üzeri balkon olarak kullanılan kapı yapısı, üzerindeki korkulukları, köşelerdeki heybetli çörtenleri, yine mukarnaslar, kemerler ve basık tonoz içerisinde göçürülerek elde edilmiş küçük kubbe etkisi etrafında sıralanmış stalaktit formları ve tavan aydınlatması ile daha yapının içerisine girmeden insanı etkiler ve göz alıcıdır.



Giulio Mongeri
(1873-1953)




Akımın en önemli mimari eserlerinden biri olarak kabul edilen Ulus’taki Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası, 20 Kasım 1981 tarihinde Ziraat Bankası Müzesi’ne dönüştürülmüştü.

Sağda Osmanlı Bankası, ortada inşaa edilen Ziraat Bankası
solda inşaa halindeki Belvü Palas.



İnşaa halindeki Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası, 1925



İstasyondan Ulus’a giden caddenin sağ tarafında arkalarda inşaa halindeki
Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası, 1925
Gençlik Parkının içinden arkada Ziraat Bankası inşaatı ve Belvü Otel inşaatı görülmekte.

Genel Müdürlük Binası inşaa halinde











Resmin solunda Bankalar Caddesi’nin köşesindeki Osmanlı Bankası ve
sağda kuleli olan Tekel Başmüdürlük Binası da Giulio Mongeri’nin eseridir.

















Solda Ziraat Bankasi, arkada II. Vakıf Apartmanı, fotoğrafta görülen muhtazam bahçenin yerine Clemens Holzmeister’in tasarladığı Merkez Bankası inşaa edilmişti. İnşaat 1931-33 yılları arasında yapıldığına göre bu fotoğraf 1931 yılı öncesine ait olmalı. 









23 Nisan 1935, Ankara’da bir 23 Nisan geçit töreni.
Ankara’da o sıralar Cumhuriyet Halk Fırkası Kâtib-i Umumiliği (Genel Sekreterliği) yapan ve Mustafa Kemal Atatürk ve Başbakan İsmet İnönü ile birlikte Tek Parti Rejiminin güçlü adamlarından biri olan Recep Peker’in (1889-1950) 1932’de Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme) Kurumu’na bağlı olarak Keçiören Bağları’nın Kızlarpınarı ve Keçiören Köy Gazinosu’nun bulunduğu çevrede açtığı Ana Kucağı kreşinin hazırlamış olduğu çiçeklerle süslenmiş bir araç. Kortej Anafartalar Caddesi’nde ilerlerken arka planda Ziraat Bankası, II. Vakıf Apartmanı ve Osmanlı bankası görülmekte. Araçta çiçekler arasında oturan ise o yıllarda Ana Kucağı’nda gönüllü olarak çalışmakta olan annem Bedriye Civelekoğlu’dur.








Cumhuriyet’in 40. yılında Ziraat Bankası Genel Müdürlük, 1973




Ziraat Bankası Genel Müdürlük arka cephesi,
Mimar Kemalettin’in eseri olan II. Evkaf Apartmanı,1930
(Küçük Tiyatro) tarafından görünüşü.



















Binanın çeşitli bölümlerinde ve özellikle Kasa Dairelerinde bulunan kasaların ve demir parmaklıkların üzerinde bulunan
bu monogram, Hattat İsmail Hakkı Altınbezer (1880-1946) tarafından tasarlanmıştır.



Halen Özel Müze statüsünde hizmet vermeye devam eden Ziraat Bankası Müzesi’nde bankacılık ile ilgili evrak, yevmiye defterleri, kinin tevzi ve satışına ait defterler, banka şubelerinde kullanılan hesap ve yazı makineleri, kristal hokka yazı takımları, eski telefonlar, çeşitli altın ve mektup terazileri, bekçi kontrol saatleri, eski yazı banka kapı levhaları, çeşitli kurum ve kuruluşların bankaya verdiği madalyon ve berat örnekleri, şubelere ait resmi banka mühür örnekleri, tasarruf hesabı cüzdan örnekleri, fiş ve makbuz dipkoçanlarından örnekler, eski yazı çekler, kasa esas defterleri gibi objelerin yanısıra İbrahim Çallı (Harman-1928), Namık İsmail (Gazi Mustafa Kemal Çiftçiler Arasında-1929) gibi ressamlara ait Türk Resim Sanatından özgün eserler de yer almaktadır.

Namık İsmail’in 1929 tarihli 4x5 metre boyutlarındaki “Gazi Mustafa Kemal Çiftçiler Arasında” tablosu, Müzenin giriş holünün sağından yukarı kata çıkan gösterişli mermer merdivenin sahanlığında, özel olarak ayrılan ve ilk asıldığı yerde duvara monte edilmiş olarak görülebilinir.


26 Şubat 1926 yılında satın alınan arsa üzerine inşaa edilen Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası’nın inşaatı, 1929 yılında tamamlanmış 
ve
26 Kasım 1929 Salı günü, 5. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı
İsmet İnönü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâzım Özalp
tarafından yapılmıştı.
Açılış sırasında İsmet İnönü, kapıdaki kurdelayı alışılageldiği gibi bir makas ile değil, o gün için özel olarak hazırlatılmış olan ve altın bir tepside sunulan,
küçük bir Altın Orak ile keserek yapmıştı.
Bugün o Altın Orak ve tepsi Müzede sergilenmektedir.
Altın Orağın sunulduğu Altın Tepsi ve henüz Orak alerjisinin(!) oluşmadığı yıllarda,
Ziraat Bankası Logosu’nda dahi kullanılmasında sakınca görülmemiş olan
ve Ziraati temsil eden Altın Orak.

Ziraat Bankası Müzesi’nde sergilenen objeler arasında yer alan tarih içerisinde çeşitli dönemlerde kullanılmış büro malzemeler içerisinde, belki de en ilginçlerinden birisi de AEG (Allgemeinen Elektrizitaets-Gesellschaft) tarafından 1923-1934 yılları arasında üretilmiş ve büyük bir başarı göstermiş olan Mignon 4 modeli yazı makinesidir.


7 Satırlık kavisli bir harf karakteri üzerinde elle dolaştırılarak seçilen harfe gelindiğinde makinenin önündeki tuşlardan soldakine baskılaldığında, yukarıdaki metal silindirik kol döner ve karbon kaplı şerit üzerine basınç uygulayarak seçilen harfin (daktilodaki gibi) kağıda geçmesini sağlar. Dakikada 300 karakterlik yazma hızına ulaşılabilen bu makinenin kavisli dikdörtgen şablonu değiştirilerek özel karakterler de eklenebilirdi. Öndeki sağ tuş boşluk en sağda biraz ilerde olan tuş ise silme tuşu olarak görev yapardı.

Mignon 4’ün kullanımı ile ilgili bir görüntüleri aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz. 



Ziraat Bankası Müzesi,
hafta içi her gün 09:00-17:00 saatleri arasında,
ücretsiz olarak ziyaret edilebilmektedir.


Daha giriş kapısından itibaren etkisi altına alan yapıya, camlarında TCB harflerinden oluşturulmuş Ziraat Bankası monogramı olan ahşap kapılardan geçince bir giriş holü ve hemen karşısında da geçmişte Banka şubesi olarak kullanılmış olan büyük Şeref salonunun kapıları ile karşılaşılır. Bu salon iki kat yüksekliğindedir ve üzeri çelik bir konstrüksiyon tarafından taşınan cam ile örtülmüş ve gün ışığı alabilmektedir. Asma olarak yapılmış olan ikinci bir cam tavan ile çelik konstrüksiyon gizlenmiş ve renkli camlar ile yapılan dekoratif vitray calışması göz kamaştırmaktadır. Vitrayın ortasında Ziraat Bankasını temsilen Buğday başaklarından oluşturulmuş bir demet yer almaktadır. 







Kapı camları üzerinde yer alan bu monogramın tasarımının binanın mimarı olan Mongeri'ye ait olma ihtimali yüksektir.

Ziraat Bankası Genel Müdürlük binasının iç dekorasyonunda o yıllarda Ankara Bentderesi Toygar Köprüsü bitişiğinde bulunan ve ilk mobilya fabrikalarından birisi olan Selâhattin Refik Bey Fabrikası İşletme Türk Ltd. Şti.’nin ve bu sahibi Selâhattin Refik Sırmalı’nın imzası vardır. Bu çalışma Selâhattin Refik Sırmalı’nın Ankara’daki ilk işlerinden birisidir ve zarif bir marangozluk ile tasarladığı uygulamaları ile birçok devlet otoritesinden tebrik ve taltif almıştır. Selâhattin Refik Sırmalı’nın Ankara’da öne çıkan diğer bir uygulaması ise yine mimar Guilio Mongeri’nin eseri olan Ulus’taki İş Bankası Merkez Binası için yapmış olduğu tasarımlardır. Selâhattin Refik Sırmalı daha sonra Cumhurbaşkanlığı Konutu olan Çankaya Köşkü’nde Mustafa Kemal Atatürk için Çalışma Odası düzenlemesi ve mekanın mobilyalarının tasarımı teklifi almış ve bunları da başarıyla gerçekleştirmişti.

Bankanın müşteri bankolarının üzerinde yer alan
TZB harfleriyle oluşturulmuş pirinç Ziraat Bankası amblemi

Selâhattin Refik Sırmalı, 1937 yılında Paris’e yaptığı bir seyahat sırasında uygun fiyatlarla (toplamda 1500 TL) satın alarak yurda getirdiği Andre Drain, Bonnard, Marguel, Utrillo, Pignon, Picasso, Matisse, Galanis, Hayter, Lurcat, Hoffman, Pascin, Lhote, Gischia, Moreau ve Lhemden gibi ressamların yağlı boya, litografi, desen ve gravürlerini İstanbul’da satamayınca Devlet Resim ve Heykel Müzesi’ne aldığı fiyata satmış ve böylelikle bugün Devlet Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonunda yer alan 18. ve 19. yüzyıl resim koleksiyonunun önemli bir kısmının oluşmasına katkıda bulunmuştu.

Bir zamanların ünlü radyo dizisi olan ve sonraki yıllarda televizyona da uyarlanan “Uğurlugiller”in senaryo yazarı Selçuk Kasgan’ın dayısı olan Selâhattin Refik Sırmalı,
3 Ocak 1975 Cuma günü 86 yaşında vefat etmişti.

Namık İsmail'in (1890-1935) Atatürk Portresi de Müzede sergilenen
ilginç eserlerden birisidir. Üç boyutlu olarak tabir edilen bu tabloda
Atatürk’ün gözlerinin izleyeni takip ettiği söylenir. 











Ziraat Bankası Resim Koleksiyonu’nda yer alan ve bugün Ziraat Bankası’nın duvarında asılı olan büyük boyutlu İbrahim Çallı’nın (1882-1960) 1928 tarihli “Harman” tablosu, kaput bezi üzerine yağlı boya ile yapılmış 4,5x5,3 metre boyutlarındaki tablo, iki parça halinde taşınmış ve birleştirilerek yerine asılmıştı. İlk günden beri de asıldığı yerde sergilenmektedir.



Ziraat Bankası Resim Koleksiyonu için:
https://www.facebook.com/media/set/?set=a.465380960151449.102418.458024730887072&type=1







21 Kasım 1966’da Bankanın 103. kuruluş yıldönümü nedeniyle, Bankanın temellerini atan Ahmet Şefik Mithad Paşa’nın mermer heykeli, Anıtkabir’in girişindeki İstiklal ve Hürriyet kuleleri önündeki üçerli erkek ve kadın figürlerini de yapmış olan heykeltraş Hüseyin Anka Özkan (1909-2001) tarafından yapılmıştır.
Ziraat Bankası Müzesi’nde Yağlı Boya Mithad Paşa Tablosu ve
Mithad Paşa Heykeli’nin maketi
Küçük bir maketinin de bugün Ziraat Bankası müzesi içerisinde sergilendiği Mithad Paşa heykeli, binanın bahçesinde giriş kapısının solunda düzenlenen bir alanda törenle açılmıştı.













Bir koltukta otururken ancak kalkmak üzere hamle yapmış gibi tasvir edilen Mithad Paşa Heykelinin oturduğu koltuğun sol kolunda üçer adet başak ve çark, sağ kolunda ise bir terazi tasvir edilmiştir.







Mithad Paşa’nın yargılandığı sırada hapsolunduğu Yıldız Sarayı Çadır Köşkü
ve duvarında bu tarihi olayı hatırlatan levha. 
Ahmet Şefik Mithad Paşa, 22 Mayıs 1881 Pazar günü getirilerek hapsedildiği Yıldız Sarayı Çadır Köşkü’nden 22 Temmuz 1881 günü alınarak, İzzettin Vapuru ile Taif’e sürgüne gönderilmişti.
Sultan II. Abdülhamid tarafından Yıldız Sarayı’nda kurulan özel bir mahkemede Sultan Abdülaziz’in öldürülmesiyle suçlanarak yargılanan Midhat Paşa, yargılamanın sonunda idama mahkum edilmiş, ancak II. Abdülhamid bu cezayı ömür boyu hapis cezasına çevirmiş ve Arabistan’a Taif’e sürgün edilmişti. Taif’te 8 Mayıs 1884 gecesi muhafızlar tarafından boğularak öldürülen Midhat Paşa’nın cenazesi ancak 1951’de Türkiye’ye getirilerek, 26 Haziran 1951’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın da katıldığı bir törenle Şişli Abide-i Hürriyet Tepesi’nde defnedilmişti.






O yıl Ziraat Bankası tarafından Mithat Paşa’nın mezarı için bir Anıt Mezar yarışması açılmış, katılan projeler arasından 7 Eylül 1951’de Yüksek Mimar Muhlis Türkmen, Mimar Muhteşem Giray, Mimar Ekrem Bahtoğlu ve Mimar Turhan Ökeren’in tasarlamış oldukları proje seçilmiş ve 1952 yılında da inşaa edilmişti.




Dairesel bir planlama içerisinde yer alan anıt, oldukça yalın Hürriyet Anıtına yönelmiş iki duvar ve bunların arasına yerleşmiş alçak bir platform üzerindeki kapak taşından ibarettir. Bir yönden Hürriyet Anıtına diğer taraftan da yeşil dokuya açılan koridor şeklindeki anıtın iç yüzeyleri mümkün olduğu kadar az işlenmiş ve sade bırakılmıştır.
İki paralel duvar ve döşemeler beyaz Şile mermerinden, kabrin kapağı ise yekpare yeşil Çanakkale taşından yapılmıştır.



Duvar üzerinde dış yüzeyinde yer alan rölyefler Ankara’daki Hitit Güneşi’ni de yapan heykeltraş Nusret Suman’ın (1905-1978) eseridir.
Nusret Suman Hitit Güneşi Anıtı’nın açılışından önce, son çalışmaları denetlemek üzere anıta giderken geçirdiği bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmişti.
Ziraat Bankası’nın Başak ve Orak desenli ilk amblemi



Mimar Selçuk Milar’ın tasarımı olan 3 başaktan oluşmuş Ziraat Bankası sembolü

Bir dönem Ankara Kızılay’daki Emek İşhanı (Gökdelen) duvarında da yer alan
Ziraat Bankası sembolü, günümüzde artık yerinde değildir.

İstanbul Karaköy’de Galata Köprüsünün hemen başında yer alan, Eski Wiener Bank Werein binası, 1944’den itibaren Ziraat Bankası Karaköy Şubesi olarak kullanılmaya başlanmıştı.
1975 yılında Mimar Nezih Eldem tarafından yapılan genişletme ve onarım çalışmaları sırasında Heykeltraş Şadi Çalık, Türkiye’de ilk kez yapılan alüminyum döküm rölyef üzerine Ankara Emek İşhanındakine benzer bir şekide üçer başakdan oluşan dövme bakırdan modlaj ile,
iki kanatlı bir kapı tasarlamıştı.



Ziraat Bankası Müzesi’nde sergilenen sanat eserlerinden biri,
Mimar ve Heykeltraş Dündar Elbruz’un “Türkiye’de Tarımın Gelişimi” adlı heykeli, diğeri ise Kuzgun Acar’ın “Kuzgun Yuvası” adlı heykelidir.

ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yardımcı Profesör olarak 15 yıla yakın öğretim görevlisi olarak çalışan, çok yönlü ve renkli kişiliği ve her tür sanat dalında gösterdiği becerikliliği ile takdir toplamış olan 1922 doğumlu Dündar Elbruz, 1 Nisan 1973 tarihinde çeşitli konferanslar verdiği bir kursun bitiminde düzenlenen bir kokteyl sonrasında kullandığı otomobili ile evine dönerken geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını erken yaşta kaybetmişti. Sanatçı heykelinde, boynunda çıngırağı ile öküzü, saban, orak, tırpan, buğday başakları, sapları ve büyükten küçüğe çarklar kullanarak, 1960’lı yılların toplumsal gerçekçilik anlayışı içerisinde tarımın gelişimini ifade etmeye çalışmıştır. Çarklar Türkiye’de tarımın kara sabandan pulluğa ve modern araçlara geçişini, leylek başı ise çiftçinin uğurunu simgelemektedir. Dündar Elbruz metalin dışında heykelinde ham cam parçaları da kullanmıştır.


1928 doğumlu Kuzgun Acar’da Dündar Elbruz gibi hurdalardan değerlendirerek yaptığı heykelleri ile tanınan ve bir kaza sonucu hayattan ayrılan heykeltraşlarımızdandır. Libya kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Abdülahet Kuzgun Çetin Acar, bir duvar rölyefi üzerinde çalışırken merdivenden düşmüş ve beyin kanaması nedeniyle 4 Şubat 1976’da 48 yaşında hayatını kaybetmişti.





Bir çok kaynakta Bankanın bu Amblem ve Logo'sunun tasarımının İhap Hulusi Görey’e ait olduğu belirtilmekteyse de,
Amblemin gerçek tasarımcısı, Ayhan Akalp'tir. 1929 İstanbul doğumlu, afiş ve grafik sanatçısı Ayhan Akalp, 1952 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi afiş bölümünde Prof. Kenan Temizan'ın öğrencisi olmuş ve 1952 yılında mezun olmuştur. Ayhan Akalp öğrencilik yıllarından başlayarak serbest Grafiker olarak çalışmış, Ziraat Bankası'nın 1961 yılında açtığı yarışmanın şartnamesini ise, bir tesadüf eseri şartnameyi alıp, sonradan girmekten vazgeçen bir arkadaşının "ben girmekten vazgeçtim, al bari sen gir" demesiyle şartnameyi alarak yarışmaya katılmış ve kazanmıştır.


Bankanın yeni Logosu
(T.C. ifadesi Logotype’den çıkarılmakla yetinilmemiş,
Başak amblemindeki T.C. de çıkartılmış.)


Ne yazık ki güzelim Ziraat Bankası binası,
günümüzde etrafı çepeçevre kuşatılmış olarak böyle görünüyor.
Bankanın Ambleminin tasarımcısı olan İhap Hulusi Görey’in Ziraat Bankası için hazırlamış olduğu tasarrufu teşvik amaçlı afişlerinden bazı örnekler de Ziraat Bankası Müzesi koleksiyonu içerisinde yer almakta ve sergilenmektedir.

1929 tarihli Türkiye Ziraat Bankası’nın
“Para biriktiren Rahat Eder” sloganlı İhap Hulusi Görey İlanı
Bankanın promosyon olarak dağıtmış olduğu
Tütün tabakalarından bir örnek


20 Kasım 1981 tarihinde koleksiyonları resmi olarak kaydedilerek açılan Türkiye'nin ilk banka müzesi olan Ziraat Bankası Müzesi, benim 2015 yılının sonbaharında yaptığım ziyaretten sonra, tarihi binada 2017 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları sonrasında, zemin kata bodrum katın da dahil edilmesiyle genişletilmiş ve Ziraat Bankası Müzesi, modern müzecilik anlayışı doğrultusunda dijital unsurlarla zenginleştirilen yeni yüzüyle Kasım 2019’da tekrar ziyarete açılmıştır. Müzenin bu yeniden düzenlenmiş halinin küratörlüğünü, ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunu, Fransa'da Provence Üniversitesi'nde, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Lisansı ile Akdeniz Kültür Varlıkları Yüksek Lisansı yapmış olan, endüstriyel tasarımcı ve müzebilimci Burçak Madran gerçekleştirmiştir.

Müzenin yeni düzenlenmiş halinin videosunu aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
çözünürlüğünü 2880s ayarında ve tam ekran izlemenizi tavsiye ederim.


Yeniden bir Ankara ziyaretinde tekrar gezmek ve çekeceğim yeni fotoğrafları ve edineceğim bilgileri bu yazıma eklemek isterim.

Hiç yorum yok: